kafasına göre yaşayan insanların işi.. hiçbir şeyi umursamaz, sorunları olmaz, nerde akşam orada sabah tarzı yaşayan ve yorulmayan insanlardır.. gıbta edilir..
hayatta ki her şeyin boş olduğunu düşündüğünüzde kapıyı çalan karardır. hayatı ciddiye alsak ta almasak ta yaşıyoruz tabi. ama daha relax , daha umursamaz yaşamak sadece ömrü uzatır. boktan bir yaşantı söz konusuysa sadece uzun ömürlü olarak nefes alıp verirsiniz. bu da bir süre sonra ciddi bir hal alır.
hayatı ciddiye almamak değil de, hayatı ciddiye aldığında hayatın seni ciddiye almadığını görmüş olmak, boşa çıkan çabalarının sonucunda, delirmemek adına, hayatı gözden çıkarmaktır.
hayatla baş etme yollarından biridir onu ciddiye almamak. bir süre için işe yarar. ama ölene kadar değil. bir dönemi böyle geçirip, sonra tekrar hayatını yoluna koyma çabalarına başlamak gerekir. hayat dediğin 5 yıl değil, 10 yıl değil; uzun, upuzun... nereye kadar ciddiye almayacaksın?
yaşamak ciddi bir iştir oysaki..sen hayatı sadece ciddiye almadığını zannedersin çoğu zaman ancak hayattır aslında seni ciddiye almayan.bunu farkettiğinde tutunma çabandır ciddiyetsizliğin..çünkü hayat seni beklememektedir ve gözünün önünde akıp gitmektedir.işte sırf bu yüzden yaşamak ciddi bir iştir!
hayatla dans ederken hayatın ayağına bilerek basmaktır.
hayat önünde yürürken ayağına tekme atıp tökezletmektir.
hayatın sıkıntılarını görüp anlayıp ona gülmektir.
arada sırada olması gereken olaydır. lakin her durum da hayatı ciddiye almazsan hayatta seni ciddiye almaz. vurur da vurur. o zaman hayatın ne olduğu daha iyi anlaşılır. ama anlasan ne fayda, hayat seni bir kere vurmuştur.
bu zamanlarda insanlar keybedecek bişeyleri olmadığını düşünür, kendilerini hiçbir şeyin incitemeyeceğine inanırlar. hani çocuk elini sobada yakana kadar anlamaz ya oradaki tehlikeyi, öyle işte.
"Benim hayatım" dediğimiz şey başkalarının hayatlarını kümenin tamamından çıkarımında bize kalanı sahiplenmemiz aslında. bir köşesinden yakalamaya çalıştığımız, nasıl da iflah olmaz bir hırs. Bilemiyorum belki mutluluğunuzun resmi ile uğraşırken yan odadan gelen cızırtılı bir televizyon sesi kadarızdır. Kadarımdır. Kadar.
zaman zaman gerekli olduğunu düşündüğüm eylemdir. hayat o kadar acımasız olur ki bazen, öyle sürprizler hazırlar ki şaşırıp kalırız. kızarız, sinirleniriz, küseriz bazen de herşeye, herkese...işte o zamanlarda gereklidir kanımca. gülüp geçmek gerekir hayata. "sen mi beni alt edeceksin" diyerek bir özgüvene bürünmemiz gerek.
yeni alternatifler türetmeliyiz. belki bunu yaparken de hayatı ciddiye alacağız aslında, ama olsun. gereklidir yine de...