anı doya doya yasamak,yasadıgın her dakıkanın her sanıyenın bıdaha gelmeyecegını bılerek,tadını cıkararak yasamak,yarınlara hep umutla bakabilmek ve o umudu hıc kaybetmeden yola devam etmektir bunun sırrı.hayattan zevk alabılmek herseyden once ınsanın kendısını iyi hissetmesiyle,mutlu hissetmesiyle mümkündür.mutlulugu aramaya da gerek yoktur.mutluluk ınsanın ıcındedır aslında.ınsan ıstedıgınde heryerde herseyde mutlulugu bulabılır.bazen sevdigin bi kitabı okudugunda,bazen sevdigin bir yemegı istekle yedigin anda,bazense sıcak bir günün bitimine dogru esen rüzgardadır mutluluk.
Hayattan zevk almanın imkansız olduğu, insanların size düşman kesildiğini hissettiğiniz anda arkanızda kimsenin olmayışını da idrak ettiğiniz, sizi geçmişte mutlu eden her türlü aktiviteden elinizi ayağınızı çekip bir köşeye çekilmeniz ve bunun doğrultusunda da kendi içsel çöküşünüzü en haz alıcı noktada yaşamaya çalıştıkça asıl zevk veren şey olan "Hayatı tanıma" kavramını tüm dayanaklarıyla yitirdiğiniz, bu acı verici ve aşılmaz görünen dönemin ilerleyen kısımlarında ise kendinizi terk etme arzusuyla uyandığınız bir günde sırtınızı çevirdiğiniz herşeyle birlikte tamamen yararsız ve hastalıklı bir dalgaya kapıldığınızı üzüntüyle farkettiğiniz, geri dönüşün kanatan dikenleriyle, yürek parçalayan ateşiyle ulaşılmaz bir mabet olması gerçeğinin kavrayışınızı katletmesiyle dibe daha da vurup, bir daha çıkmak istememekle sonuçlanan bir evrenin başlangıçtaki kilit noktaları.
özellikle milli maçların özetleri verilirken * attıgınız her gol agır cekimde gösterilirken stadda bulunan gol atan takımın taraftarlarını izlemek. müthiş!
kurtuluşta oturmana rağmen her gün 2 durak öncesi olan kızılay'da inmek. ve okul çıkışının verdiği tüm bıkkınlığı ,yorgunluğu karanfile girdiğin an atmak. ardından kızılay'da konur sokakta kalabalığın arasından ilerlemek ve ilk değil ikinci mısırcıdan bir süt mısır almak. biraz ilerleyip darbukatörlerin yanına oturmak ve onların o argo ama sıcak sohbetiyle darbukanın o enfes sesini saatlerce dinlemek. ardından kurtuluşa doğru hafif kalabalık ve bayır çıkıcı bir yürüyüşe başlamak. ve bunu hergün tekrarlamak.
eğer olursanız ertesi günü pek düşünmezsiniz. zaten onun verdiği mutluluk ile hiç bir şey gözünüze kötü gözükmez. hayattan almadığınız zevkleri alırsınız.
sabah gün doğmak üzere iken uyanmak. dağa bakan pencereni açıp içine derin bir nefes çekmek.sonra gözlerini kapatıp o kendini görme imkanı bulamadığın binbir çeşit kuşun ilginç ötüşlerini dinlemek..