Hayattan zevk almanın imkansız olduğu, insanların size düşman kesildiğini hissettiğiniz anda arkanızda kimsenin olmayışını da idrak ettiğiniz, sizi geçmişte mutlu eden her türlü aktiviteden elinizi ayağınızı çekip bir köşeye çekilmeniz ve bunun doğrultusunda da kendi içsel çöküşünüzü en haz alıcı noktada yaşamaya çalıştıkça asıl zevk veren şey olan "Hayatı tanıma" kavramını tüm dayanaklarıyla yitirdiğiniz, bu acı verici ve aşılmaz görünen dönemin ilerleyen kısımlarında ise kendinizi terk etme arzusuyla uyandığınız bir günde sırtınızı çevirdiğiniz herşeyle birlikte tamamen yararsız ve hastalıklı bir dalgaya kapıldığınızı üzüntüyle farkettiğiniz, geri dönüşün kanatan dikenleriyle, yürek parçalayan ateşiyle ulaşılmaz bir mabet olması gerçeğinin kavrayışınızı katletmesiyle dibe daha da vurup, bir daha çıkmak istememekle sonuçlanan bir evrenin başlangıçtaki kilit noktaları.
anı doya doya yasamak,yasadıgın her dakıkanın her sanıyenın bıdaha gelmeyecegını bılerek,tadını cıkararak yasamak,yarınlara hep umutla bakabilmek ve o umudu hıc kaybetmeden yola devam etmektir bunun sırrı.hayattan zevk alabılmek herseyden once ınsanın kendısını iyi hissetmesiyle,mutlu hissetmesiyle mümkündür.mutlulugu aramaya da gerek yoktur.mutluluk ınsanın ıcındedır aslında.ınsan ıstedıgınde heryerde herseyde mutlulugu bulabılır.bazen sevdigin bi kitabı okudugunda,bazen sevdigin bir yemegı istekle yedigin anda,bazense sıcak bir günün bitimine dogru esen rüzgardadır mutluluk.
ahaha hayatla dalga geçeyim, o benimle dalga geçmesin geyiklerine girmeden, hayatı kişisel gelişim kitaplarında anlatıldığının tersine (çünkü beş para etmez hiçbiri, hiçbiri) gerektiğinde yere düşüp dizlerini kanatarak, bayramlık yepsyeni ayakkaplarının toza bulanmasına aldırmadan, mızıkçı piç arkadaşlara istediğini vererek, "hamam parası olsun olm" diyerek yaşamaktır zevkli olan, bir de sözlükte ahkam kesmektir böyle.