Gecenin 3'ü olmuş ve hala kafanızı duvardan duvara vurduran bir diş ağrınız varsa heleki sabahın köründe kalkıp işe gitmeniz gerekiyorsa hayattan soğumanız içten bile değil.
"defol git artık!" dedi, yeni uyananlara özgü sesiyle, "değiştin" dedikten hemen sonra.
bir an ne yapacağımı şaşırdım, sonra telefonu kapattım. bu değiştiğimin en güçlü deliliydi belki, eskiden olsa "neyim değişti, söylesene!" der, kendimi haklı çıkarmaya çalışırdım değiştiğimi bile bile.
ama beni asla yalnız bırakmayacağına inandığım tek dostum haklıydı. haklı olduğunu gecenin bir vakti sokaklarda tek başıma dolaşırken anlamıştım. sağıma baktım, soğuk. soluma baktım, soğuk.
yapayalnız, beni sokaktan toplayacak kimsem olmadan serserivari halimle dolaşıyordum.
eskiden olsa mutlaka biri gelip alırdı beni, biraz teselliden sonra evime bırakırdı. yok, kimse yok bu sefer.
bir köpek yanaştı yanıma. gülümsedim, parmaklarımı şıklattım. şöyle bir baştan aşağı süzüp uzaklaştı. yok artık dedim, bu da mı gol değil?
eve geldim, normalde ağzıma sıçacak olan annem bir "hoşgeldin" bile demedi. eskiden olsa derdi.
geldiğimi fark ettiğinden bile emin değilim. telefonumu ve sigaramı alıp tekrar çıktım dışarı. konağa indim, oturdum kayalardan birinin üzerine. babamı aradım.
-"şuan çalışıyorum, sonra konuşalım mı?" dedi.
bildiğim kadarıyla babam pezevenk falan değil. gecenin birinde ne işi diye sormadım. o da bu saatte neden ayaktasın demedi. eskiden olsa derdi.
-"peki baba, görüşürüz" dedim, kapattım telefonu. sonra söylediğime gülmeye başladım. ne zaman görüşecektik ki? gören dünyanın iki ucundayız sanır. aynı şehirde birbirimizin yüzünü göremiyoruz. güldükçe güldüm, bomboş konağı kahkahalarım doldurdu. durduramadım kendimi. daha yüksek sesle kahkaha attım. az sonra, ağzıma tuzlu su geldiğinde fark ettim gülüyorum sanırken ağladığımı. o palyaço ben miydim?
karşıyakaya karşı bir sigara içtim. soğuktan düzensizce titrediğimi fark ettiğimde kalktım buz gibi kayadan. yürüyerek eve döndüm. sokaktaki köpek hala yanı yerinde yatıyordu. sessizliği bozanın kim olduğunu anlamak için kaldırdı başını sinirle, sonra umursamazca tekrar yattı.
anahtarı çevirip eve girdim, annem yine fark etmedi eve girdiğimi. eskiden olsa fark ederdi.
Üniversiteye baslamak ama arkadas edinemeyip sürekli eski arkadaşlarınla vakitleri olursa eğer takilmak. Parasizlik yüzünden boş zamanlarini değerlendirememek...