istemediğim bir düzenin tahakkümünde ve çoğunluğuyla asla anlaşamayacağım bir toplumda yaşıyorum. Kişisel hatalarımın dışında diğer anormalliklerden ben sorumlu değilim. Acayip inatçı ve asi bir insanım ama mezara yalnız girerim ama bu çomarlara prim vermem. Örnek: flört,sevgililik vs.
-özgürlükten mahrum olmak
-hergün kanser tiplerle uğraşmak
-planların hep suya düşmesi
-uyku düzensizliği yaşamak
-işlerin yoluna girmemesi ve daha fazla iş çıkması
-hobilerden bile keyif alamamak
-sırt ve boyun ağrıları çekmek
-laftan anlamaz tiplerle uğraşmak
-boktan bir çalışma ortamında olmak
-bütün günü angarya işler yaparak geçirmek
-çabaların karşılığını alamamak
hayattan nefret etmem için bir sebep yok. bazen zor olsada yaşamayı seviyorum. keşke şansım olsa sonsuza kadar yaşayabilsem. daha yapmadığım o kadar çok şey var ki, hepsine ömür yetmez.
Birini seversiniz, bir daha donmeyecegini bilseniz bile. Sadece seversiniz, geceleri akliniza gelsin diye. Nerede hata yaptiginizi anlamaya ugrasir, aşkın masumiyetini kavramaya calisirsiniz.
Sizi hayattan nefret ettiren "o" degildir, "o" sizi hayata baglayandi, "o" bir gun evlenmeyi dusundugunuz kisiydi, "o" geceleri akliniza, verdigi ilk opucukle gelen, safligi uzerinizde nefes ferahligi yaratan kisiydi. Ama "o" gitti ve sizi hayata baglayan ne varsa kendisiyle götürdü.
Siz gene beklediniz, söz verdiğiniz gibi:
"sonsuza dek".
Hayattan nefret etmiyorum, sadece hayatim elimden alindi ve onsuz yasayamiyorum.