tamamen kendinizin ürünü olan fikirlerinizin çalınması, tarzınızın kopya edilmesi ve bunları yapan kişinin düşüncelerinizi ve sözlerinizi de kullanarak olduğundan farklı biri haline bürünmesi üstüne üstlük bunun işe yaraması ve sosyal yaşamda belli bir statü elde edebilmesidir. yaşamınızın geri kalanı hayattaki en kötü anlar başlığı altında incelenebilir artık.
bu aynı zamanda olmasaydı, yaşamasaydım dediğin anlardır.
mesela; çok değer verdiğin bir arkadaşını kırmak ya da zor duruma düşürmektir, hiç istemesende.
bunun hemen öncesinde ise,senin yanlış hamleler yapmış olmandır. tüm bunların sonucunda, hayatın geri sayımının olmadığını bir kez daha anlarsın. takılmaman gerektiğini bilirsin.
velhasıl yine de üzücüdür.
sizin içinizde fırtınalar koparken en yakınınızdakilerin sakinlikten öte duygusuz kalması ve yalnız başınıza fırtınadan fırtınaya sürüklenmeniz...
bu sürüklenmeleri yalnız başınıza yaşadığınız anlardır.
bir gün bir arkadaşının annesi gelir size. yaşlı bir teyzedir. belki 60 belki 70. neyse çay kahve vs. derken gitme vakti gelir. arkadaşının elini sıkarsın tam hamle yapıp teyzeye sarılayım derken, teyze birden geri çekilir gözlerini büyüterek öfkeli bir şekilde sana bakar. o an başından .mına koyduğum gerici kalıpların, kaynar suları dökülür. sen yetiştiğin ortamdan ötürü yaşlı ninelere sarılabilir o tontoş yanaklarını sıkabilirsin. böyle öğrenmişsin. kapı kapanır, odaya geçilir. uzun zaman tavana bakılır. bu anı unutulmaya çalışılır ama unutulmaz. işte o yüzden bu gerici güruhtan nefret edilir. kadını düşürdükleri o korkunç durumdan da. unutulmaz.
hava masası deneyinde birden öksürünce ağızdan fırlayan balgamı el ile havada takip edip 15 öğrenci ve bir de hocanın gözünün önünde balgamın üstüne şllllaaap diye indirmek ve öylece -ne yaptım ben, diye kalmak..