olm bir şehir 15-20 senede bu kadar değişemez lan. millet hala akın akın buraya geliyor taşı toprağı altın diye. altını sktr et bronz bile yok artık burada gelmeyin aklı ve imkanı olan varsa kaçsın buradan. ne trafiği bitiyor ne suriyelisi ne kalabalığı ne gürültüsü ne pahalılığı ne delisi ne psikopatı..
günü kazasız belasız sorunsuz sıkıntısız kavgasız dövüşsüz olaysız problemsiz atlatıp bir sonraki güne uyanmak. ölmemek, yaşamak, kafamın boş olması, mutluluğun önünde bir engel olmaması, mutsuz olmamak.
onun dışında işte bir takım nefis yemek tarifleri tadında nefsi doyurmak için müthiş tarifler uyduruyorum.
mesela karımla film çekilişi yapıyoruz, bulmaca çözüyorum, cuma günleri akşam başlayıp sabaha kadar oyun oynuyorum, sinemaya tiyatroya gidiyorum. ara sıra güzel yemekler yiyip güzel içkiler içiyorum.
bazen mutsuz olduğum halde çok mutluymuş gibi davranıyorum, bazen mutlu olduğum halde mutsuzmuş gibi davranıyorum daha çok ilgilenilsin de daha da mutlu olayım diye.
böyle bir takım şeyler yaşıyor ve yapıyorum.
hepsi tek bir amaç uğruna aslında, ölmemek.
Ölmemek için bu kadar mücadele etmek ölmekten zor mu ne
Yaşamaya çalışmak ve yaşamak için birşeyler başarmak.
Ve 2 si de eksik bende . En son 26 aralık 2023 de tam anlamıyla ölmüşüm. Ölümüm ise kendi aptallığımdandı ama ölmesem de olmazdı. Ben tam bir gerizekalıyım aradan neredeyse 1 yıl geçmiş, gerçekten karşılıklı olan bişeyleri kaybetmişim. Eylül gibi hatta ta kendisi . Buraya yazıyorum bide , iş işten geçti zaten.
Hayır artık ben hiç sevilmedim de diyemiyorum, yeniden sevmek ve sevilmek istesem de olmuyor denedim, canım yandı kalbim kırıldı. Sonunda ise gözlerimle onu ararken doldu içim. Eylülün beni öldürmesi bile güzeldi, yada şuan tam anlamıyla kafayı yedim. Saatler kovalıyor birbirini anlamsız geliyorum, anlamsızım çünkü.
Hayatım acı, dünyam sancılı. 30 una girmiş bir malım ben, bir baltaya sap olamamış kendine anlam katamamış bir dangalak. Birşeyler başarmaya çalışıp çalışıp olmayınca yere yığılıyorum. Kalbim de dayanmıyor, düşünceler neden bu kadar yoğun ve ben neden bu kadar özledim eylülü. Uzaktandı oysa onu sevdiğimi söylediğim her cümle, bir kere bakamamıştım gözlerine. Elini tutamamıştım, yaşayamamıştım oysa. Ve canını yaktım, yanında olamadım. Kim bilir neler yaşadı ama ben her zamanki mallığımı konuşturdum , ya ben adam değilim. Valla şuan neyim napiyorum onu da bilmiyorum. Merak edip de neden yazmaz ki bir insan ama bendeki gurur maşallah arşa değer. Gerçi yazmamı istemezdi belki de, çünkü ben tam bir vakit kaybıyım. Harbi ben tam bir vakit kaybıyım, canından can kopardım ufacık bile olsa yakamam.
Ben sanırım iyice delirdim, bir gözü kapalı salak salak yazıyorum şuan. Gene uzaklaşırım buralardan. Unuttum derim kandırırım kendimi, susar boğulurum sessizliğe böyle de bir malım.
Neyse bu yazıyı kimse okumaz, bu kadar uzunluk benim bile gözümü korkuttu. Okuyan olursa da delice saçmaladığım her şeyle vaktini çaldıysam affet.
hayata yüklenen amaçlar kişinin ideallerine göre farklılık göstermektedir.
bana kalırsa hayatın amacı; sevdiklerimle huzurlu, neşeli, başarılı, bol kazançlı, sağlıklı, bol muhabbetli ve kaliteli zaman geçirebilmek ve bu doğrultuda elimden geleni yapmak.
araştırmak, öğrenmek, gezmek-görmek/yeni kültürleri keşfetmek, okumak, okumak ve daha fazla okumak. faydalı olabilmek ve bunu bilmenin yarattığı o mükemmel his, evet, tam olarak böyle bir şeyler işte.
Zevk almak, özgür olmak, yaşamayı sevmek, gezmek, yemek yemek, içecek içmek, müzik dinlemek, iyi insan olmak, mutlu olmak.
"Mutluluk yalnızca hedef ve amaçlara ulaşıldığında elinize geçecek bir çıktı değildir, hayatın her anında yaşayabileceğiniz bir duygudur. Bu duygunun paranızın çok olması veya az olması ile alakası yoktur."
Öncelikle iyi bir kul olmak. Sonra iyi bir evlat, iyi bir anne, iyi bir babaanne, iyi bir birey ve saglıklı bir yaşam.
Zaten amacın ne olursa olsun, kaderindekini yaşıyorsun. Onun için çok planı projeli yaşamayı sevmiyorum. Anlık herşey.