Bence başarılı olanlar sizi kandırıyor, ezildikleri falan muamma, herkes kendi hikayesini anlatıyor.
Milyonluk adama bakıyorsun, diyor ki; zamanında küçük bir dükkanım vardı günde 10 saat çalışıyordum durumumuz iyi değildi ailemin 4. Çocuğuydum falan.
Uşan bütün ülke zaten o şekilde yaşıyoruz ?
Zahmet olmadan rahmet olmaz. Yokluk çekmeyen varlığın kadru kıymetini bilmez. Tok açın halinden anlamaz. Fakat Anadolu coğrafyasının da bir standardı var. Başarı da bir yere kadar. Hayata gelince; çok büyük adam olmaya gerek yok. Adam olmak yeter de artar bile. Önemli olan o basamakları nasıl çıktığımız. Bir kartal gibi süzülmek var. Bir de yılan gibi sürünerek çıkmak. Yada birilerinin sırtına basa basa. Yoksa, başarı dediğimiz şey sadece dünya ise, eskiler onu başarıdan bile saymazlar.
Öyle olaydı Türkiyemizden ne steve jobslar ne einsteinler teslalar çıkardı. Garibanlık ile loserlığı karıştırmayın. Sabahtan akşama kadar ağzına sıçılan veletler park köşelerinde tiner çekiyor, veya işsiz geziyor, işadamı çocukları gerekirse özel üniversite okuyup veya ticaret öğrenip biryerlere geliyor.
Zorluk ve acı, insani kamçılayan, harekete geçiren bir dürtü halini alır çoğu Zaman.
Hayatta hissedilen eksiklikleri tamamlamaya odaklıdır insan geni.
Annesi hep hasta olan bir çocuğun doktor olmayı seçmesi gibi.
Parasızlıktan okuyamamış bir babanın, var gücüyle çalışıp evlatlarını üniversite okutması gibi.
Zor bir hayatı olanların kolay pes etmeyip iradeli olmasının bir sonucudur.sen bir adım daha atacak gücü kendinde bulamazken o bir adım daha atar ve bingo!