aşkı yaşamak. "önce güvenmeliyim", "önce şartlarım iyileşmeli", "önce ayaklarımın üzerinde durmalıyım", "lazer epilasyonumu tamamlamalıyım, öyle kıllı kıllı sevgilimle buluşamam", "hazır hissetmeliyim", "onu iyice tanımalıyım"...
bunların asla sonu gelmiyor o kadar çok denedim ki. bırakın, akışa güvenin. evet kişisel gelişimciler bunu hep söylüyor. çünkü akışı kendimiz ayarlamaya kalktığımızda kendi frekansımızı bozuyoruz, malesef. inançlıysanız allah'a ya da tanrınız her kimse; değilseniz de evrene güvenin. sonra da kendinize. güveni başkalarında aradıkça hayata duyduğumuz güven sarsılıyor.
Özür dilemek. Hata yaptıysan kabul etmek.
Zarar veren insanları hayatından çıkarmak.
Acaba mı ya gel gitleri yaşadığın ne varsa denemek. O acaba'lar ömür boyu içinde kalıyor çünkü.
En önemlisi de sarılmak. Sevdiğin kim varsa sarılmak, çoğu zaman konuşmaya gerek bile kalmıyor.
hiçbir şeyi ertelemeyin. bir keresinde ''yarın uğrarım'' diyerek arkadaşımı ziyaret etmekten vazgeçmiştim, ertesi gün trafik kazası geçirip vefat etti.
Sevdiklerin yaninda olmak, beraber vakit gecirmek. Ozellikle yasliysa bu sevilen her anin kiymetini bilmek. Sonra elinizden kayip gidiyor o insan, keske daba fazla konussaydim, keske daha cok sarilsaydim diyorsunuz. En cok daha fazla konusturup daha cok videosunu cekseydim babannemin diyorum ben. Hep erteledim daha sonra dedim durdum. Ama daha sonra olmayabiliyor...
hayat çok kısa bu yüzden içinin bangır bangır haykırdıklarının ertelenmemesi gerektiğini bilirsin ama yine de ertelersin,ertelemekten öte saklarsın içinin bir köşesinde,üzülürsün sürekli üzülürsün hayatında hiçbir şey ertelemeye değer biçtiğin kadar değerli olmaz kabullenemezsin arar durursun.hayatının Son dklarında ne kadar gereksiz ve korkak olduğunu bildiğin benliğinle öylecesine kalırsın.