bundan çok seneler önce bir gece vakti, kısırkaya civarlarında geziyordum. araçtan indikten sonra kumsalda tek başıma yürümeye başladım. bir ara, uzaklardan gelen sese kulak verdim. sesin kaynağı yaklaştıkça hedefinin ben olduğumu anladım. bağıra bağıra uzaklardan bana doğru yürüyen köyün çobanı bir anda elindeki tüfeği kaldırdı ve bana doğru sıktı. mesafe uzak olduğu için ve saçmalı salladığı için herhangi bir tahribat yaşamadım. mehtap ışığında az çok görebildiğim adama dik dik bakmaya başladım. o esnada öyle bir öfkelendim ki, alkolün de vermiş olduğu sinir harbiyle zaniye artığına doğru hızlı hızlı yürümeye başladım. yanına vardığımda tüfeğini bana doğrultan çobanın sülalesinde fert bırakmayacak şekilde küfürler savurdum. buna rağmen garibim pısırdı ve geri adım attı. bir iki kelam etti ve beni yumuşatmaya çalıştı. işte tam da o anda bana bir ürperme geldi. kendimi nasıl bir duruma soktuğumu o an idrak edebildim. nasıl olsa adamı alt ettim diyerekten titreye titreye arabaya doğru yürümeye başladım.
kendime hala daha inanamam bana tüfek sıkan bir adama nasıl yürüdüm ve küfür ettim diye.
sanırım cinnet böyle bir şey..
Defalarca intihar girişiminde bulundum boğazımı kesmeye çalıştım bıçak körmus kesmedi bileklerimi keseyim bari dedim damarı atlamış ölmedim inşaattan atayım dedim müdahale ettiler arabanın altına atlamak istedim usta söfurmus durdu kemerle kendimi dogalgaz borusuna asayım dedim lan bu boru beni taşımaz patlar evde başka insanlarda var bir sakatlık çıkar diye vazgeçtim velhasıl bir şekilde öldürmeyen Allah öldürmedi önümüzdeki girişimlere bakıcaz.
risk midir bilinmez ama 5 yıl körü körüne biriyle beraber olduktan sonra maddiyat yüzünden terkedilmek. tek hatam plansız oluşum bekliyordum çünkü bunu.
evet, askere gitmeden önce bir çok kez düşünüyordum, ben yani imkanı yok gitmem askere falan, o eziyeti çekemem, ailemden ayrı kalamam falan.
sonra ne oldu bilmiyorum, arkadaşlarımın çoğu 6 ay yapıp gelivermeye başlarlarken, bana da bir motivasyon geldi. içimden ister istemez, acaba bende mi gitsem askere? gibi şeyler geçirmeye başlamıştım.. en sonunda gözüm karardı, ve tecili bozup ''asal yoklama başvurusu'' yaptım. yapış o yapış, şansıma da koronavirüs bilmemne derken taa haziran ayına kadar ertelenmişti.
gideceğim gün geldi çattı. yola çıkmama saatler kaldı. annem çantamı hazırlıyor, bir yandan da askerlik entryleri okumaya devam ediyordum. hatta askere gitmeden önceki son entrymi o sıralarda girmiştim. https://www.uludagsozluk.com/e/43458969/ her neyse, yola çıkmama son 1 saat kala, ailemden bazı kişiler beni yolcu etmek için evimize gelmişlerdi. ben iyice kasılmıştım. içimde korkularla, heyecanlarla ve acemi cesaretiyle harmanlanan inanılmaz duygu karmaşası vardı.
otogara yola çıkma vakti geldi çattı, 6 ay boyunca göremeyeceğim o evden uzaklaşıyordum. içimde inanılmaz bir korku, ama bir yandan da yürek yemişçesine bir cesaret. otogarda ise, fotoğraf, vedalaşma, ağlayıp zırlama derken otobüsteki yerimi almıştım. ''istiklal marşı'' okunduktan sonra otobüsüm kalkmıştı, edirne'ye doğru aldığım büyük riski taşıyıp ve uygulamaya gidiyordum.
offf çok gereksiz uzadı bu entry de. ama o an öyle şeyler hissettim ki, keşke o ana geri gitsek de birdaha hissetsem diyorum. çook keyifli ve haz vericiydi her ne kadar korkutucu olsa da.
sınav kağıdına sadece 'risk budur' yazıp hocaya vermekti. birisi anlatmıştı, öğrencinin biri sınav kağıdına 'risk budur' yazmış hoca 100 vermiş ama bana niyeyse 0 verdi. soru neydi acaba onu bile bilmiyorum.
Sevdiklerinden ayri, binlerce km ötede guzel bir gelecek kurmaya çalışmak. 5 sene katlanmak. O da yetmezmi gibi simdi ikinci bir risk alip dönme karari vermek. Buyur burdan yak.