hayatla yapılan ilk maçlar hazırlık maçı niteliğindedir.mahalle takımlarıyla oynanan bu maçlarla "liglere hazırmıyız" sorusuna cevap aranır, yenilgilerin verdiği mesaj ağır değildir ilk başta. henüz kaybedilen birşey yoktur.
"iyi günde kötü günde" diyebilecek taraftarların sayısı arttıkça oluşan kendine güven, daha ilk maçta yerle bir olur.
çünkü hayat gerek kadro, gerek altyapı, gerekse maddi açıdan çok güçlüdür. siz küme düşmeyesiniz diye şike yaptırır gerekirse. bu yüzden ne yok eder, ne de var eder sizi.
kuvvetinin yanında hiç vazgeçmediği bir de taktiği vardır: rakibi yormak.. görülmemiş çalımlarla bir o yana bi bu yana oynatır sizi. gün gelir apıştan gol yer, ele güne gülünç olursunuz.
birbiri ardına uzun sezonlar geçer.
final maçında tek teselli, kötü gidişe aldırmayıp her maçta yanınızda olan taraftarın, sizi bir törenle omuzlarda taşıyarak veda etmesidir.
yok öyle birsey.
hayatta herseyin bedeli vardır.
her kazandığın sahfada bilinçli ya da bilinçsiz bedel ödersin.
aldığın kadar verirsin.
o yüzden yok öyle birsey.
acı veren tecrübeler ve yoğun bir çalışmanın getirdiği birikimi yüklenip hayallerle hayatın kupkuru, sert gerçeklerini ezip geçmektir. zaman ve sabır gerektirir.