hayatimizdan mizahin cikmasi

entry1 galeri0
    ?.
  1. nasıl ki bir agaç önce tohumken önce fidan daha sonra ağaç mertebesine ulasip deniz manzarinizin önünü kapatirsa hayatımızdan mizah cikmasi fevkalade iç bulandirici olmaktadir.

    surat asıklığının olmazsa olmaz oldugu gerim gerim gerilen kitlelerin büyük bir burnu büyüklükle apollon takliti yapan havlamalari gök kubbede cinlamlar meydana getirmeleri artık iyice can sıkmaktadir.

    üzümün çöpü, armutun sapi denerek en ufak bir kivilcimin büyük bir yanginlara sebebiyet vermesi ve engin ardic'in bahsettiği gibi düşük yoğunluklu ic savasi yasayan turkiye cumhuriyeti ahalisi ne yazık ki damla damla yasadiği ömrünü heder etmektedir.

    coktur merak ederim, bu siyaset denilen olgu ne halta yarar? bir insanın illa da ideolojisi olmasi mi gerekir? terzilikle gecinen bir insanin ideolojiyle bir işi olabilir mi? siyaset ile ugrasan kimseler acaba
    siyasetten baska bir meslekleri var mıdır? varsa bile meslekleri adına neler yapabilmişlerdir? mesleklerine layik mi olmuslardıur yahut hiç bir sey yapmadan ahbap cavus ilişkileri sayesinde mi bir mertebelere gelmişlerdir?

    türkiye de asaği yukari ittihatcilar, aminciler ve kücük azinliklar olarak kabaca ayirabileceğimiz siyasal fraksiyonlar var. bu fraksiyonlarin parfum kokulu kıslacilari ile camii esansli siyasetcilerin kavgalari, daha dogrusu post kavgalari bize ne kazandirdi?

    aşaği yukari yarım asır önce olan kapişmalarin tekerürleri üzerinde kafa patlatmak pek akıl kari gelmiyor, hele ki mala da davara da faydasi olmayan televole mantiği ile o ona ne dedi bu buna ne dedi tarzi temcit pilavlari insan öğğğk dedirtmektedir.

    elbette meslek sahibi olamamanin vermiş oldugu yetersizlik duygusunu tasiyan bireylerin dayanılmaz tüketme arzusuyla yanıp kavrulmasiyla beraber neyi nasil tüketeceğini bilmeyen daha dogrusu bilemeyen secenekleri son derece siğ ömrübillah en iyi otomobil olarak mecburiyetten murat 131 secmek zorunda kalan ve kol gibi meblağlar ödeyen insanlardan mürekkep turkiye cumhuriyetinde dogru düzgün nefes alabilmek bile büyük basaridir.

    hele ki olmazsa olmaz olan nefes alanimiz olan mizah ve türevlerinin tiz kellesi vurula denerek boğulmasi ve bogulmanin bizleri boğmasinin yanında kanser musibeti bile soguk algınlıgı gibi kalmaktadir.

    senelerce nejat uygur'a belden asaği espiri yapiyor diyerek eleştiriyoruz. peki o fars yapmasa -mesela- comedia delarte yapsa idi ne kadar zaman dikiş tutturabilirdi?

    esasta shakespeare oyuncusu olan mehmet ali erbil'in carkıkelek gibi işler yapmasinda, dandik filmlerin dandik oyuncusu olmasi acaba hayatımızdan mizahi cikartmamizla bir alakasi hiç mi yok?

    aydemir akbaş gibi global bir oyuncunun foku foku filmleri ile hatirlanmasi bir louis de funes olabilecek hatta daha da iyi olabilecekken varolan sistemler hoyratliklar sayesinde foku fokucu olarak adlandirmak hazin değil midir?

    hele ki taşra gaddarliği, kabizliğinin ve capsizliğinin kentlerde kaosun egemen olmasindan sikayetci değil misiniz? zamanında gelmeyen otobuslerden ve kaportasi sadece cizilen arabalarin maliklerine sigortadan
    para yontma kurnazliklari yüzünden saatlerce yolda kalmaktan bezmediniz mi?

    mizah kompleksli olmayan ve kendisiyle barisik insanlarin yapabileceği ve su ahir ömrümüzün hoyratliğina gaddarliğina katlanabilmemiz için yaradan tarafindan bize hediye edilmiş olan bir hediyedir.

    fakat bizler bu hediyeyi osuruktan komplesklerle varolmaktansa varlıklı olmayi secerek yahut birileri tarafindan sectirtilerek pas geçmekte hergün birbirimiz kafasina civi cakmaktayiz.

    cakmaktayiz ki bize civi cakılmasin diyerek.

    cünkü en genel inanislarin bile provaksyon olarak nitelendirildiği ucsuz bucaksiz korku ülkesinin vatandasi olduk ciktik. hele ki bu korkudan korkmak olarak tahvil oldugunda heryerde tehtid görüyoruz. bunu kah tavus kusu gibi kurumlanarak her taraği ben bilirimcilik yaparak burnumuzdan kıl aldirmayarak yapiyoruz.

    öyle ya da böyle bu tip seyleri kafaya pek takmamalidir. zaten hayat kötü bir saka ve hüzünlü sarkı değil midir ey kariyun-u kiram? bu kulaklar eh artik ölmeyi övmeyi öven marşlar hatta homurtular değil de biraz barbaros hayrettin dinlemek istiyor artik...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük