sebebi budur zaten. bok ettiği için aşık olunur, unutulmaz, sevilir. sizi en zor zamanınızda bırakıp gider, o gittikçe siz daha çok bağlanırsınız. unutamazsınız. o saatten sonra lanet edilesi insan o değil siz olursunuz.
aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, yaşınız kaç olursa olsun adı anıldığında hep yüzünüzden bir bulut geçmesine neden olur. hayatınızı boka çevirmekle kalmamış onu cehenneme çevirmiş bile olsa bu böyledir...
halen denmesinden ötürü biten bir ilişkiden bahis geçilmektedir diye düşündürüyor, sonra hayatı boka çevirebilme kabiliyetine vakıf olan insanlar içinden hangisine aşık ki bu adem oğlu badem dedirtiyor. enset mi?, mature mi, bondage mi acep. lakin ortada yaklaşık olarak bir angutluk değilse de kirimançilik yatmakta.
her şeyin farkındasın ve ve hala aşıksın o zaman dostum. yo dostum, yea dostum, madafaka dostum, doktora git e angut dostum.
bilimin ilimini çıkarıp "ok"a sararsan yiyeceğin şey tabi ki bok olur.
dost acı söyler tostu.
hayat kısa deldirme postu
çıkar gelir kokusu
dersinize çalışın ey itler sizi.
tankut yazdır dosyayı
okusunlar önce anyayı
biraz sonra konyayı
boka çevrilmez insan bok değilse izi.
"gönül, ota da konar, b.ka da" sözünü hatırlatan durum. kişi bütün bir felaketin ve fiyaskonun farkındadır, fakat derin bir kuyuya düşmüştür artık bir kere. kendisini kurtaramaz, bazen de kurtarmak istemez. her şeye rağmen aşık olmak güzeldir. aşktan zehirlenmeye dünden razıdır insan.
yapan kişiye kızılmamalıdır. hatta bulunduğu duruma rağmen aşkından vazgeçemeyecek derece aşık olduğu için, bu kadar derin hissedebildiği için önünde eğilinmelidir.
aşkın tanımı gereği doğru bir önermedir. çünkü aşk, basit birşeyden bitecekse eğer aşk değildir zaten. partneriniz ne yaparsa yapsın ona karşı yinede sevgi duyuyorsanız işte bu "gerçek" aşktır.
sırılsıklam aşık olunsa da, çevirdiği şey yüzünden mantık geç de olsa devreye girecektir. hayatı gül bahçesine çevirecek birileri her zaman vardır. o zat-ı muhterem de, sonunda hayatı çevirdiği şey gibi ortada kalacaktır.
yeryüzünü çeviren olgunun sonucudur aslında bu: 4s kuralı "sikeni severler, seveni sikerler"..hayatınıza -aşk da değil- bir yerlerden girmiş insanlardan genelde ağzınıza sıçanlar en uzun süre kalanlardır.. hele de ki aşık olacaksanız size iyi davranan, sizi gerçekten umursayıp seven değil de nerde yüzünüze bakmayan, ya da bir şekil kavuşamadığınız kavuşsanız da hep birşeylerin eksik kaldığı insanlara aşık olursunuz. illaki bir taraf diğerini avcunun içine almalıdır ki mutlu olasınız. hal böyle olunca da ancak sövmek kalır insanlara.
