hayatta yaşanan şeyleri bağırıp çağırarak anlatmanın ne kadar saçma olduğunu bilmek ve bu katlanmanın vereceği rahatsızlığa bir çözüm bulmak için yazmak. insan yaşarken bazen bazı şeylerin hiç çözümlerinin olmadığını biliyor ve sorununu haykırmak istiyor. haykırmak ise çok medeni olmayan bir şey olduğu için o sorunu kağıda döküyor. veya o sorunu anlamak için kağıda döküpo sonra tekrar okuyor. okuduğunu ise tekrar dğüşünüyor ve hayat hakkında yanlış düşündüğünü anlayabiliyor. çünkü yaşananlar aslında hayat dair bazen tekrarlanan ve çoğu zaman da üzerinde bir an düşünülen şeyler. yaşadıklarımızı tekrar yaşıyoruz ve geçmişte yaptığımız hataları tekrar edebiliyoruz. fakat hayatımızı üstünkörü bir yaklaşımla yorumlayıp yaşarsak eğer o tekrarlarda yaptığımız hataları hep yapıyoruz. hatalar o kadar çok tekrarlanabilyor ki farkedilmeden. bazen sakin kafayla şöyle yapmalıyım böyle etmeliyim dediklerimiz bile tekrar ediliyor. ve sakin kafayla söylediklerimizin tam tersini yapıyoruz. insan olmak bu olsa gerek, bir makina olmasa gerek insan. yapacağım dediğini yapmasa gerek. sözünü tutamayabilse gerek. bunlar elbette insanların kendilerini incelerken buldukları şeyler ve idealler bambaşka. din, yasa, gelenek gibi idealler bizi makina gibi görmek istiyor ve hata yaptığımızda bazen şefkatle ama bazen de canımızı acıtarak düzeltmeye çalışıyor. yasa ya mı karşı geldin, hapse girersin. geleneğe mi karşı geldin kınanırsın, dine mi karşı geldin yanarsın ve kınanırsın. elbette bunlarla beraber yaşamak insan olmak. kimse bunları silelim geçelim ve bir nihilizme gark olalım demiyor ama insan bunların arasında da bazen çok bunalabiliyor. işte tüm bu bunaltının üstüne çıkaran yazı yazmak belki de insan olmakla ilgili bir durum, yaşamanın bir parçası. ohh be rahatladım. sanırım ben bunları rahatlamak için yazdım.