üzerinize yapışan umursamazlık halini farkettiğiniz an durumdan haberiniz olur. şaşıracak kadar bile içinizde bir şey yoktur. "ne ki yani?" der geçersiniz. halbuki böyle bir insan olmadığınızı da bilirsiniz. yaşamanın gerçekten zorunluluk olduğunu, verilen emaneti teslim edene kadar burada olduğunuzu bilirsiniz. hayatı kabullenmemek de bunda etkendir.
hiçbir umudun kalmadığı ve insanların gerçek yüzlerini tanıdığın zamandır. işte o an aslında ne kadar yalnız, ne kadar çaresiz olduğunu anlarsın. gitmek istersin uzaklara çok uzaklara, o kahpe insanları bi daha görmeyeceğin yere ama gidemezsin işte çünkü ciddiyet diye birşey kalmamıştır, güç diye birşey de kalmamıştır. ölmek istersin ama onun bile bir kurtuluş olmayacağını bilirsin.
hayattaki sıkıntıları kafama takmanın bir şeyi değiştirmediğini anladığım andır. hayat, ciddi olmak için fazla kısa. hiç bir şeyi takmaksızın sadece yaşamak gerek. içinden ne geliyorsa onu davranarak..