melekler korusun adli dizinin 12. bölümünde ipek'in de dediği gibi şu hayata ipekten bağlarla bağlıyız. sanki elimizdekiler hiç gitmeyecekmiş gibi gelir. teorikte boyle olan; ama uygulamaya gelince çoğu zaman sınıfta kaldığımız durumu ifade eder.
en basiti sabah evden, yurttan; işe, okula veya her nereye olursa olsun giderken sizin farkedemediğiniz mini minnacık bir taşa basarak düşüp başınızı yere çarpmanız, emin olun yaşamınızın saniyeler sonra son bulmasına yeterli bir sebep olabilecektir. işte bu kadar basit. son anınızın görünürde bu kadar basit; ama aslında bu kadar da basit olmayışı size tuhaf gelebilir. gerçek bu ki incecik, narin ipekten bağlarla bağlıyız şu hayata. *
hayat avcumuzun içindeyken bir şeyler yapmalı, onun için mücadele etmeli...
bir çoğumuz kendimiz için çok önemli şeyleri yitirmiş olabailiriz; fakat bu asla yolun başında bütün umudumu kaybettim olmasın, olmamalı da zaten. düşüp yeniden kalkmalı adem oğlu, kalkmalı ki elinde olanları da temelli kaybetmesin.
bardağın dolu tarafından bakabilmeli adem oğlu, boş tarafı kime ne yarar sağlamış da bu zamana kadar o tarafından görmeye çalışırız inatla... hayat ve zaman bizi takmadan ** ilerliyor adem oğlu.
sözüm şu ki hayat ANların birleşmesiyle oluşur adem oğlu uzun bir süreçten değil. işte bu yüzden söylediğime zihninde öyle bir yer ver ki adem oğlu sabah evden, yurttan; işe, okula veya her nereye olursa olsun giderken sizin farkedemediğiniz o mini minnacık taşa basmanla son bulan yaşamın geride bıraktığın yüzlerde hüzün değil kocaman bir gülümseme olsun. *