Her şeyi zaman varken yapmak gerek. Geciktirilmiş sözler, askıya alınmış hayaller, ertelenmiş itiraflar, gerçekleştirilmeyen buluşmalar; bir gün hepsi size pişmanlık olarak geri dönmeden önce, henüz vakit varken!
Geç yaşanmışlıkların acısını hissetmektir.
Örneğin yirmi yaşında gondola binmiş ve çocuklar gibi eğlenmişsinizdir.
Siz eğlenirken size olan bakışlar tam da bunu ifade eder.
Hayata geç kaldığınızı yani.
Hayatın kişiden önce akması durumudur. kişi kendi hayatının arkasından koşmak durumunda kalır. senin başrolunü oynadığını sandığın hayatta sen merkezli olaylar ve senin olması gereken hayat akar gider; sen izlersin öyle sanki sen değilmişcesine. ve sadece izlediğini, hiç müdehale etmediğini/edemediğini ve olayların senin hiç istemediğin yönlere gittiğini anlayınca başlarsın koşmaya yakalamak için. bir çeşit kendini bırakmışlıktır hayata geç kalmak, öyle ki başrolden yardımcı oyuncuya düşer ordan da figüranı oluverirsin kendi oyununun. sen daha repliklerini söyleyemeden sahne değişir, sen yeni sahneye adapte olayım derken yine değişir, yine değişir. en son bir bakmışsın oyun bitmiş sen bir tek kelime etmemişsin o kadar ezberlediğin repliklerinden. öylece kalırsın selam vermek düşer sana ama sen selam için eğildiğinde izleyiciler de gitmiştir çoktan
hayatta neler olucağını geç anlama durumudur. 19 yaşına gelmişsin hayat hakkında daha yeni bi şeyler öğrenmeye başlamışsın. başkasına bakıyosun adam her haltı biliyo yapıyo sen hala öylesine yaşa. bu olayın en kötü tarafı kendinde olmaman. yani bi şeyler yapıyosun da o yaptığın şeyin ne kadar farkındasın. daha kötüsü de geçmiş zamanlarında elinden kaçırdığın fırsatları farketmek. şu an geçmişe bakıyorum ''ya ben bunu nasıl yaptım/yapmadım, o an ne düşünüyodum, bi insan nasıl bu kadar kör olur diyorum. gerçekten o kadar fırsat geçmiş ki elime şu an olsa hayatım değişir bambaşka olurum. burda sözlükte vakit bile harcamazdım. şu an yaptıklarımın artık farkındayım. hani derler ya ''kendimi bildim bileli'' diye işte o bende daha geçen seneden sonra çıkmaya başladı. bu yazıyı okuyacak olanlara tavsiyem ne yaptığınızı bilin, elinizdekileri ''amaan'' diyerek boşvermeyin. eğer ben hayatı daha erken farketseydim gerçekten bambaşka bi hayatım olurdu ve belki daha mutlu olabilirdim.
planladığın şeyler planladığın gibi gitmediği sürece hep tadacağın duygudur.
hayat size plan yapma, sadece bekle ve gör, der. ama biz yaşamımızı kontrol altında tutmak isteriz. kontrol edebileceğimizi zannederiz. başımıza gelenlerle uğraşmaktan, düşündüklerimizi yapacak ne vakit ne enerji ne de maddi gücümüz kalır.
o yüzden hep geç kalmışlık hissederiz. ya da en azından benim yaşadığım durum tam olarak bu.
Evet hayata geç kalmak! 20- 25 yaş için değilde biz lale devri insanları için daha yıkıcı galiba böyle olmasaydı biz şu an başka yerlerde olurduk sanırım. yazık ki hayattan ya geride gideriz yada ileriyi çabuk görmeyi arzularız.
Neye erken kaldık ki diye sorgulatır. Benim yaştakiler işte bulmuş askerlikte bitmiş evlilikte yapmış şimdi de aile hayatı sürüyorlar. Bizde daha tık yok. Aynen böyle devam kale bakalım daha ne kadar gideceksin.