hayata dair

entry82 galeri2
    57.
  1. 56.
  2. herkesin söyleyecek bir şeyi vardır hayata dair,hiç ummadığınız insanların bile.düşünemezsiniz ya da tahmin edemezsiniz. sizin gözünüzdeki o ya da onların da bir şeyler söyleyebileceğini.konuşmaya yeni başlayan çocuğunda söyleyebildikleri var. kendi dünyasında çok çok anlamlı. gece sessizken,her önüne gelene sevdim diyen sarhoş adamında,aylak adamında.herkes söz sahibi ama her sözün tek bir hayatta geçerliliği var.
    0 ...
  3. 55.
  4. hayatının oturduğun yerinden kalkıp, hayata ve senin olanlara sahip çıkmak, karşısında gardını almak gereklidir /gerekir bazen.**
    0 ...
  5. 54.
  6. süreci boyunca çoğu bildik şeyler, bilinmedik bir şey pek yok.bi şey olacağı yok ama insan bekliyor, bekliyor işte...bekliyor sonunda ölüyor.
    0 ...
  7. 53.
  8. şu gerçekler de o kadar üşengeç ki, kimsenin işine gelmiyor. *
    0 ...
  9. 52.
  10. hayat bazen feriha'nın boy verdiği denize, balıklama dalmak gibi bir şey sözlük.*
    0 ...
  11. 51.
  12. bu daha öncelerde olmasını beklediğin, ancak şimdi olan, hız kesmeden sana doğru gelen, gelmesini istemediğin halde yine de gelen, ayak ucundan boğazına kadar sesle dolmanın nasıl bir şey olduğunu ispat edecek o ağrıdır.

    üzerindeki her şeyden kurtulman gerekli. hem de derhal. soyunmalısın. çırılçıplak bir öksüzü oynamalısın bu akşam! korkuyor gibi yapmalısın , korkmadan. alnın hiçbir yere değmemeli, martının kıçından çıkartıp bir binanın çatısından aşağıya fırlattığı o beyaz sıvı gibi amaçsız, düşünmeden, düşmelisin bütün düşüncelerden! ses etmemelisin sese. biri bir ninni bağıracak, öteki adını haykıracak, öl demeden, öl diyebilmenin ispatını edecekler. anlayacaksın bir kaç harfin taşıdığı anlamdan kurtulup, nasıl anlamsız bir heyecanla seni dürttüğünü. sapacaksın yaşamdan. korku öpüyor olacak sırtını. sırıtacaksın, ne diye gıdıklandığını bilmeden. hangi rolü giyindiğini bile bilmiyorken sen, yakıştıracaklar adının önüne bir sıfat. ne istiyorlarsa o olmanı bekleyecekler. sen öksüzüm dediğinde daha bir güçlü vuracaklar sırtına, adam olduğunu sanacaksın. adamlıktan çıkmanın tarifini dinliyor olduğunu bilmeden. Velhasıl gideceklerdir, elbette gidecekler! sen kendini kaybettiğin yere geldiğinde, bulduğunda kendini ve anladığında şarkıların içindeki acıyı, olacaksın. sen, sen olduğunda kimse kalmayacak etrafında. kimse olmayacak. anlamadıklarını, anlamamalarına rağmen anlamsızlaştırıp, terk edecekler seni, düşüncelerini...

    *
    1 ...
  13. 50.
  14. gece çıkacaksın beyoğluna, beyoğlu sana çıkacak, adamlar olacak ve kadınlar. kalabalığa karışacak adımların, izlerinin üzerinden geçecek insanlar, alkol dans edecek beyninle, unutacaksın bu anı, o anı, son anı! uyanacaksın, sesin kendine değecek yine sabah. kimse anlamayacak seni, hiç kimse bilmeyecek.bazen bir yüz olacaksın, bir kaç gülümseme. eş olacaksın, işçi olacaksın. bir şeyler olacaksın sürekli, hepsi bu!
    2 ...
  15. 49.
  16. "neden sonra farkına varıyor insan ayağına takılan bütün taşları yoluna kendi döşediğinin..."
    0 ...
  17. 48.
  18. birileri ruhuna tecavüz etmek isteyebilir (bunu genelde yaparlar). birileri, birileri olduklarını bildikleri halde, birileri gibi davranmayıp, vücuduna sana en yakın olan insandan dahi daha yakın olabilirler! Ve sen bunu "o zamanda" normal karşılarsın!

    bir şeyleri saklamışsındır...
    yıllarca, seninle dokunulmaz ve önemli halde yürümüştür onlar. temsili bir huzurdur o şeyler! çünkü onlara baktığında temizliği, mutluluğu hissetmişsindir. yastığa başını bıraktığında "ben hâlâ iyiyim, onlara benzemedim" diyebilmene sebeptir o şeyler.

    peki birden bire değişebilir mi hayatlar? aniden ve beklenmedik bir anda, bütün dengenin aksi yöne dönmesi normal midir? her hayatın bir dönüm noktası var, tıpkı her hayatın bir ölüm noktası olması gibi ve bazen dönümde misin, yoksa ölüyor musun anlamazsın. bilinçli bir cahilliktir yaşamak! her şeyi bildiğini sanarak, bir kör-sağır gibi geçip gittiğini kabul etmeden, coşkuyla ve bağıra bağıra nefes alıyor olmanın başka bir tanımlaması olamaz! işte o cahillik sakladığın mutluluğu, içindekini sana göstermeden, uzunca süre yanında durarak ve yavaş yavaş seni işgal ederek teslim almaya çalışır. ağır ağır ve uzun süre süren eylem zaferle sonuçlandığında anlarsın elinde yalnızca yıkayarak çıkaramayacağın süresiz acıların, ağrıların ve uykusuzlukların kaldığını.

    işgalci çoktan gitmiştir! aynadaki sen, sen olmadığını iddia eder. sen aynadaki sen olmadığını bağırırsın sana. kim kimin içinde ve neden çoğul yaşanıyor tek kişilik insan bedeninde, anlayamazsın. yumruğun nereden geldiğini, ne zaman da bunun olduğunu, kim olduğunu algılamak istediğinde, istediklerinin hepsinin gittiğini, isteyecek olmanın bile anlamının yittiğini anlarsın. bu anlamak, aslında anlamamaktır. anlamış olmanın, gerçek bir anlamsızlığa süreklediğini anlıyor olmanın, anlamlı bir şey olmadığını herkes bilir çünkü! ruhun profosyenel bir tecavüze uğramıştır!
    0 ...
  19. 47.
  20. Sevmek: hayata dair, sevilmek kadar
    Mutluluk: hayata dair, hüzünlü kalp sancıları kadar
    Ayrılıklar: hayata dair en az büyük aşklar kadar
    Umut: hayata dair, en umutsuz anlarda bile ayakta kalabilmek kadar
    Başarısızlıklar: hayata dair, başarıya kalkan kadehler kadar
    Korkular: hayata dair sevinçler kadar
    Zaferleri kutlamayı bilmek: hayata dair, zaferi kazanmak kadar
    ve bazen kaybetmeyi kabullenmek de
    Bahar sarhoşluğu: hayata dair kış ayazı kadar
    Ve ölüm: hayata dair en az yaşamak kadar.
    0 ...
  21. 46.
  22. insanın yaşantısıyla ilgili olandır.

    -Erdal abi bize iki çay ! Biri orta olsun..

    Abi şimdi düşünüyorum ( abi diye hitap ediyorum ama alınanlar varsa özür dilerim, malum mühendislik okuyoruz anlarsınız halimizden), 21. yüzyılda yaşamak ne kadar zor bir zanaat. Hayır işsizliğe, ekonomiye, isyanlara bağlamıcam olayı. Genel olarak söylüyorum yani.

    Şimdi ben mühendislik okuyorum, çok şükür güzel de bir üniversitem var. imkanlar dahilinde kendimizi yetiştirmeye çalışıyoruz. Ama sadece diploma yetmiyor değil mi ? Dil de bilmem gerek, yurtdışı tecrübesi de lazım aslında. Oo bir de sertifikalar var, programlar öğrenmek lazım. Ne de olsa teknoloji çağındayız. Bir de en az 5 yıl tecrübe lazım. Geçen gün sordum bir kursa, 5 yıllık tecrübe sertifikası var mı diye, bön bön baktılar yüzüme. Ne yani şimdi tecrübeyi kursta falan alamıyorsak bu şirketler neyin kafasını yaşıyor ? Bim'den Patito mu alıyoruz abi ? Hangi şirkete baksam 5 yıllık tecrübe. Nerden bulayım ben 5 yıllık tecrübeyi ?

    Devamı için http://bizdenbiri.net/serzenis
    1 ...
  23. 45.
  24. aslında olmadan hiçbir şeyin anlamı olmayan 'sen'.. sevmenin, sevilmenin, yalnız kalmanın, gülmenin, güldürmenin.. yemekteki tuz miktarının, çayındaki şeker oranının bile farkı olmaz senin için olmadan 'sen'.. öyleyse olmalısın, hayatı sindirerek yaşamalısın.

    hayat ne garip;

    'hayat' öyle keskin bir bıçak, şimdi dayanmış gırtlağa soruyor zaman zaman sorduğu sorusunu..
    'hayat' bazen yanlışlıkla içtiğin bir bardak çamaşır suyu yakıyor boğazını ve birazdan midene inecek alev topu..
    'hayat' kimi zaman bir dilenci, kapını çalıp, yalvarıp yakarıp elinde avucunda ne varsa alacak kadar yüzsüzce istekler peşinde olan dilenci.. yaşamak için kendine ait olanları vermemelisin..
    'hayat' kimi zaman oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi arsızca ağlamakta..
    'hayat' çok az zamanlarda 5 çayı.. yanında bir miktar bisküvi olsa da o anlar bir kaç yudumla biter ve sen hep yenisini doldurmak için bir kez daha deniyorsun...
    'hayat' çoğu zaman bir kör kuyu dibinde iki kapısı olan ve o iki kapıda iki yabancı misafir. ikisi de kapıyı kıracak kadar kuvvetli çalmakta.. peki hangisini açacaksın? kızma.. hiçbir şeye ve kendine.. cünkü ne olursa olsun tüm bunların 'sen' olunca anlamı var ve işte bu yüzden sen değerlisin..

    hiçbir şey bitmedi, bazen her şey bitti derken başlar aslında 'sen' olduğun sürece,.. zaten her bitiş de bir başlangıç değil midir?
    1 ...
  25. 44.
  26. "kısmet kimlere verir?
    önüne ilk çıkan hıyarlara,
    durmaksızın isteyen yüzsüzlere
    ve en gözü kara,
    en gözü doymaz hergelelere."
    1 ...
  27. 43.
  28. bazen okuduğun kitaptaki bir cümle, bazen dinlediğin şarkıda geçen bir söz, bazen tanımadığın insanın yaşadığı bir acı, bazense sevdiğin insanların gözünden düşen bir gözyaşı damlası; düşünmeye zorluyor insanı.

    hayat hakikaten boş; bir amacın yoksa. bağlandığın hiçbir şeyin olmaması güzel birşey olmayabiliyor bazen. birşeylere bağlanmalı insan. her konuda doğru ya da yanlış, en azından bir fikri olmalı. savunduğu değerler, karşı geldiği şeyler olmalı. yoksa hayat hakikaten boş.
    0 ...
  29. 42.
  30. bu dünya, yaptıklarımızın yankılanıp tekrar bize döneceği bir dağdır..!
    mevlana
    1 ...
  31. 41.
  32. çok küçük bir yalanı
    çok büyük bir orantıda
    dinlediniz mi?
    çok büyük bir yalanı
    çok yalın bir doğrultuda
    söylediniz mi?
    gecikmiş bir gizlemi,
    birikmiş bir özlemi
    sakladınız mı?
    gelmeyecek bir gideni,
    olmayacak bir nedeni
    beklediniz mi?
    bir gerçeği erken,
    bir açlığı tokken
    anladınız mı?
    hep mi hep ölecekmiş gibi,
    hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi
    yaşadınız mı?
    yalanı sürmeye sürmeye,
    yanlışı görmeye görmeye
    saklandınız mı?
    doğruluğun yönünde,
    doğruların önünde
    aklandınız mı?
    ortamsız bir yaşamda,
    yaşamsız bir ortamda
    harcandınız mı?
    özdemir asaf
    1 ...
  33. 40.
  34. kolları neden hep kısa kaldı bu hayatın üzerimde...
    2 ...
  35. 39.
  36. Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmakla açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebilceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. içten ol telaşsız ol, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü , dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

    Yalnız planlarının değil,başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. işinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen. Hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. işini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

    Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. insanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

    Aşka burun kıvırma sakın; onu küçümsersen, sen de besinsiz kalır, küçülürsün. O yoğun sevgi, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçe gibidir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. ilkinin acısı bir an ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras onur ve dürüstlüktür.

    Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla; insanlara göre değil. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki evreni yargılamak imkansızdır. Onun için, kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

    Hatırlar mısın doğduğun zamanları. Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür yaşa ki, öldüğün zaman herkes ağlasın, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı ol, sevecen ol, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin kendinsin, sensin. Kendiliğinle ve öz benliğinle görmeye çalış ki tüm pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insan oğlunun biricik güzel mekanıdır.
    1 ...
  37. 38.
  38. --spoiler--
    Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış.
    Herkes bu ressamın yaptılarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş.
    Ve onu Renklerin Ustası anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş.
    Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.
    Ranga Guru ise;
    - ''Sen artık ressam sayılırsıın Racaçi, artık senin resmini halk
    değerlendirecek.'' diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş.
    Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
    Raciçi denileni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor.
    Çok üzülmüş tabi. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptğı tablo kırmızıdan bir duvar sanki.
    Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.
    Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.
    Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş.
    Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru.
    Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.
    Raciçi denileni yapmış.
    Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış.
    Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını
    anlatmış.
    Ranga Guru ise;
    ''Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar
    acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün.
    Hayatında hiç resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
    Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı
    olmalarını istedin.
    Yapıcı olmak eğitim gerektirir, hiç kimse bilmediği bir konuyu
    düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi.
    Sevgili Raciçi Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın.
    Emeğininin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.
    Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur.
    Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma'' demiş
    --spoiler--
    3 ...
  39. 37.
  40. gerçek hayat dünyada yoktur deyip gerçek hayatı arayan, ben gibi anlık mutluluklarını kaybedince yıllarca üzülenlerin çektiği çile.
    1 ...
  41. 36.
  42. Hatalarla dolu bir hayat, hiçbir şey yapmadan geçirilen bir hayattan daha onurludur.
    1 ...
  43. 35.
  44. paranın çözemediği tek olay; ölümdür.
    1 ...
  45. 34.
  46. Güçlü olan zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.
    2 ...
  47. 33.
© 2025 uludağ sözlük