bugün

Küçük bir komşumuz var, gözleri görmüyor ve o beyaz bastonlu küçük çocuğun adı "umut".
bembeyaz, kulakları yarı kalkık bir köpek içimi burktu bugün.

evde boş boş otururken aklıma dedem geldi. kabristanlığına gidip, biraz muhabbet etmek için yola koyuldum. aradan on dakika geçtikten sonra, mezarların arasından güzel bir köpek çıkageldi. yanıma yaklaşmıyor ama uzaktan uzaktan kuyruk sallıyor. bunalmış kerata. dışarı çıkan dilinden ve ağzından akan salyalardan anladım bunaldığını. çömelip yanıma çağırınca usul usul yaklaştı. kısa bir süre seviştik onunla. dedemin mezarının biraz ilerisinde hayrat vardı. su içirmek için hayrata doğru yönelince, sıpa da peşime takıldı hemen.

vanayı açıyorum ama su gelmiyor. hayratın obruğunda arta kalan suya ellerimi soktum ve ona doğru uzattım. başta biraz çekindi, sonra ufak ufak yaklaştırdı o tatlı dilini avuçlarıma. iki kere şılap şılap edince yine korktu benden. güvenemedi bir türlü bana. muhtemelen çok hırpalanmıştı. insanlara olan güvenini kaybetmişti. su içirmek için kap arayışına düştüm. etrafta kaba benzer en ufak cisim yok. arabanın bagajında ares'e aldığım frizbi vardı. frizbiyi obruğun içine daldırdım ve önüne koydum. yalap şalak içmeye başlayınca çok sevindim. kısa bir süreliğine de olsa, susuzluğunu giderebilmiştim çünkü. son bir kez seviştikten sonra, eve dönmek için arabaya bindim. ben binince, neşeli bakışları hemen hüzünlü bakışlara evrildi.

eşek herif ayrılmıyor peşimden. var gücüyle koşuyor arabanın peşinden. ben onun canla başla koştuğunu görünce hemen durdum. yine susadı kerata. yine döndüm hayrata doğru ve yine frizbiyle su içirdim. bu sefer daha da iştahlı içti suyunu. ben kara kara düşünüyorum o sıra. zira, eşek yine takılacak peşime. mecburen basmaya karar verdim. bu sayede izimi kaybettirecektim. arabaya binmeden önce frizbiye yine su koydum ve hayratın oraya bıraktım. elime ufak bir sopa aldım ve arabaya bindim. sopayı geriye doğru fırlatınca, o da sopanın peşine fırladı. hemen uzaklaştım oradan. arkamdan koştu mu bilmiyorum ama, aklım çok fena kaldı yavrucakta.

yarın sabah erkenden yine gideceğim oraya. ares'in su kaplarından birisini alacağım ve bir torbaya en güzelinden kuru mama dolduracağım. umarım oralardadır. umarım onu tekrar görürüm. sahiplenmeyi bile düşünüyorum lakin, iki köpeğin sorumluluğunu almak çok zor. bu konuyu iyi düşünmem lazım..

not: yarın görebilirsem fotosunu çekeceğim.
Sevgili olduğunuz kişinin evli olduğunu ögrenmenizdir. Sizinle beraberken karısının hamile olduğunu ögrenmenizdir.
Böyle yüksek bir tepeye çıkıp, ışıkları yanan evleri görünce içim burkulur. Kim bilir ne güzel anılar silinip gitti o evlerde, kim bilir ne kadar güzel insan vardı da hepsi ölüp gitti.
Somali de ekmeğe muhtaç çocuklar varken çok yemekten kilo sorunu çeken lanet avrupa milleti.
Adamın biri otoyolda son sürat gidiyordu. Karşıda polis vardı. Göstergeye bakınca ibrenin 140’ın bile üzerinde olduğunu fark etti. Halbuki bu yolda hız sınırı 90’dı. Kendi kendine söylenmeye başladı:

– Off, sırası mıydı şimdi ? Şimdi kesin polis ceza kesecek. Trafik puanım da dolmak üzere. Dolarsa ehliyetime el koyarlar…

Trafik polisi arabayı durdurdu. Adamın korktuğu başına gelmişti. Polis cebinden kağıt kalem çıkarıp yazmaya başladı.
Adam bu sırada nasıl yırtacağını düşünüyordu. Polise bakınca gözünün bir yerlerden ısırdığını fark etti. Galiba geçen ki futbol maçında stadyumda görmüştü. ikisi de aynı takımı tutuyorlardı. Bu belki işe yarayabilir diye düşündü adam.

– Ya bu hafta çok pis yenildik dimi? diye söze başladı ama polis oralı olmadı.

Adam taktik değiştirmeyi denedi.

– Memur bey bu seferlik ceza kesmesek? Ceza puanım dolarsa 5 yaşındaki küçük kızımı okula bırakamayacağım. Karımın da ehliyeti yok zaten.

Polis hiç oralı olmadan yazmaya devam ediyordu.

– Bu radarlar bazen doğru göstermeyebiliyor. Bu seferlik hızı biraz düşük yazsak? Bu haftanın maç biletleri benden olsun, ne dersin?
Polisin yüz ifadesi halen asıktı ve adamın dediklerine hiç aldırmıyordu. Adam içinden polise sinirlenmeye başlamıştı. Kendi kendine söylendi:

– Güya aynı takımı tutuyorum. insan bir kereliğine müsaade eder. Bu herifle karşılaşmamak için maça bile gitmem bir daha!

Adam bir taraftan da polisin ehliyet ve ruhsatını neden istemediğini merak ediyordu. Polis yazmayı bitirince yazdığı kağıdı camın aralığından adama verdi ve arkasını dönüp gitti.

Kağıdı alan adam bunun ceza olmadığını görünce çok sevindi. Kağıtta şunlar yazıyordu:

“Sayın sürücü;

Eskiden benimde senin gibi bir kızım vardı. Henüz 4 yaşındayken hızlı bir sürücü onu çarpıp öldürdü. Adama kaza ile adam öldürmek suçundan 1 sene hapis verdiler. Adam süresi dolunca hapisten çıktı ve şimdi çocuklarını doyasıya öpüp koklayabiliyor. Ben ise koklayamıyorum. Adamı affetmeye çalışıyorum ama kızım geri gelmedikten sonra her şey boş. Her gün kızımı düşünüyorum. Lütfen sen de hızlı gidip birilerinin canını alma!”
Bi hafta on gün kadar sözlüğe girmeyip, girdiğimde mobilin yarak gibi olduğunu gördüğüm detaydır.
Bu tarz değişiklikleri sevmiyorum. Beğenmedim zall eksi.
insanların yerine utanma duygusunun bünyemde her geçen gün artması, gözünün önünde insanlar kendini rezil edip saçmalıyor, ama bu durumda normal olanı savunan olarak anormal olan sen oluyorsun, instagram'da ana sayfada dolaşmayı midem kaldırmıyor, adam yıl içinde paylaşma amaçlı yanına bütün giysilerini malzemelerini filan alıp sağda solda fotoğraf çektirme gezisine çıkıyor, tamamen "kız düşürme" amacıyla yaşıyor, düşünsenize lan! takip etme o zaman kimseyi diyeceksiniz, çok mantıklı ancak yüz yüze bakıyoruz okulda, kimisini de ibret alayım diye, "daily cringe" niyetine takip ediyorum, story atmak dışında pek girdiğim yok, o paylaşımlarım da genelde şu temanın bulunduğu kendimce tespitler falan içeriyor:

görsel
güne güzel bir şekilde duş alarak başlamak için banyoya girip musluğu açtığın an suların kesik olduğunu görmek. işte gerçek iç burkan detay.
hiç bir leyleğin beni nüfusuna kaydettirmemesi.
Yeni bir bayram, yine bir gurbet.

Adaletini sikeyim dünya.
Yine bir yaz bayramı ve yine tatilde olan bir sürü akraba. Çoğuyla zaten bayramdan bayrama görüşüyoruz, araya işler giriyor hep erteliyoruz ve yaz bayramlarının hakikaten tadı yok.
Bu sabah kahvaltıya gittiğimiz mekandaki garson... yaşı benden büyük ama acemiydi. Müşterilerden Sipariş alırken hazırolda duruyordu, sanırım bilinçaltında böyle bir ciddiyet hani o işi öyle iyi yapmak zorunda veya ona ne dediler se "kibar ol, ciddi dur." her nedense işte ve bu benim halen gözümü yaşartıyor...
Birader geçen hafta nikah şeyetti nişanlısıyla. Adamın hayatı cosmos, Zeitgeist ve yaradılış teorilerine ait belgeseller izlemekle geçti. Koyu ateist yani herif.

Hasbelkader, evlendiği kızın da ailesi aşırı tutucu. Yarın bayram olduğundan, bizimkini Çankırı'ya götürecekler gece alıp. Sabah bayram namazı kıldırtacaklarmış orada. Adetmiş. Yüzü secde görsün bi pezevengin. Hahaha

Az önce aramızda geçen diyalog:

- Namaz kılmayı biliyo musun lan?
+ Onlar ne yapıyorsa aynısını yapıcam, ama bir şeyden korkuyorum.
- neymiş o?
+ hani dua ederken elimizi açıyoruz ya?
- ee?
+ dualar avuca birikiyor orada. Dalgınlığıma gelip de elim ters dönerse hepsi dökülür.
- hahaha sağlam kafirsin.
+ tabi lan.

Seviyorum şerefsizi her şeye rağmen.
Başarılar aslan.
haketmeyen ibnelerin şuan başkasının hakettiği hayatı yaşaması.
bir gün hepimiz öleceğizz. maalesef bu iç burkan bir detaydır hayata dair. çok geç kalmadan yapmak istediklerinizi yapmakta fayda var sonuçta bir gün öleceğiz.
7 krallığın koruyucusu (bkz: menzil şeyhinin torunu)..................
Seven iki insanın ayrı yerlerde olması. Kmlerce uzaktan birbirini için atan iki kalp.
avrupa kupalarında türk takımlarının rakibini destekleyip türk olduğunu iddia ederek övünenler...
Gecenin bir yarısı sosyal mecrada gezerken yemek ya da pasta fotosu görünce acıkıyorum. Yapmayın günah günah.
Sokakta kalmis, yemek aramak icin cop konteynerina bile tirmanamayacak kadar ufak kedi yavrulari. Hayat senin ben amk.
Güya Müslüman ülke, güya kurban bayramı. Koca apartmandan bir tek kurban eti dağıtan yok. Varsa yoksa istif.
Derin dondurucu müslümanlığını kınıyorum.
gerçekte hissedemediğimiz sarılışı rüyada hissetmek en burkucularından biridir kendimce.
Aylardır yurt dışına çıkmak için uğraşıyorum bu aptal hayattan, yalancı pis insanlardan uzaklaşmak için gitmek istedim ama gidemiyorum. Bir sürü sorun çıktı ve ben uğraşmaktan yoruldum.

Kendi özel hayatımda ise çok ilginç yerlerde baş rol oynamaktayım. Bir şey var ama kimseye anlatamıyorum dışarıya çıkmayan bi his olmuyo burada bile itiraf edemiyorum. Düşünmek istemiyorum artık yeter defol git beynimin içinden.

Hayattan ne bekliyosun sorusuna, insanların yüzlerine uzun uzun bakarak cevap veriyorum. Çünkü, hayattan ne beklediğimi neden burada olduğumu bilmiyorum kendinle çelişmek hiç bu kadar arap saçı olmamıştı.

5 yıla yakın çalıştığım işten ayrıldım.
Üstümden öyle bir yük inmiş ki size anlatamam o piç kurusu patronun götünden ayrılmak biraz da olsa rahatlattı. Şimdi düşünüyorum kaç ay yatabilirim işsiz, boş beleş.

Bir de şey var çok sıkılıyorum çok.
Gusül abdestini aldıktan sonra kuru yer kaldığını farkedip tekrar duşa girmek zorunda kalmak.