hayatın baharı olarak tabir edilen dönemde yaşıtlarımın ölümleriyle karşılaşmak. içlerinde intiharlar, trafik kazaları, terörist eylemleri var. hepsi de tanıdığım insanlar. böyle olunca, ne anlamı var ufak meselelerin diyor insan.
çocukken çok istediğim bir şeyi almak için biriktirdiğim parayı , ekmek parasını denkleştiremeyen anneme vermek . anlatırken bile burnumun direği sızlıyor ,sanırım bazen büyümek , küçük kalmanın yerini tutmuyor .
ölümün gerçek anlamını kavradığın an. o andan sonra yaşamaya başlıyor insan.
aşık olduğun an. iki kişilik düşünmeye sebep oluyor, 'ben' derken 'biz'e dönüşüyor gelecek hayalleri.
ailenin aslında sana güvendiğini anladığın an. korkular geride kalıyor, kendin olmayı öğreniyorsun.
Yüzeysel olarak; aldatılmak, bir organı kaybetmek, bir yakını kaybetmek, hiç düşünmediğiniz denemediğiniz bir şey öğrenmek, şans, şanssızlık, fırsat vs vs. hayata bakış açısını değiştirebilen etkenlerdir.
bir hastanenin psikiyatr bölümünde yatmak gerçekten çok değiştiriyor.
şizofrenini de kişilik bozukluğu olanı da, esrar, eroin kullananını da her türden adamı görebiliyorsun ve gece minimum 4 kişilik odalarda kalıyor yani her an götü kollaman lazım etraf manyak kaynıyor. 2 defa yattım çapada 2 side gece hala rüyalarıma girer gözümü açtığımda evde olduğum her an için şükrederim. hastalık zor iş.
aşkın manasını aramaya başlamak hayatı farklı bir gözle bakmanı sağlıyor.
babanın ölmesi var bir de hayata bakışını tamamen değiştiren büyüdünün farkına vardıran.
hastalıklar ve kazalar var yaşamanın güzelliğine farkına varmanı sağlayan.