Döndüm çevremde baktım her dönüşte değişen suretlere...
Hiç biri bana benzemiyordu...
Hani 360 derece dönünce aynı noktaya gelinir ya ben dönüyorum ama aynı suretler karşılamıyor beni...
Bir yerlere ya çok geç kalıyorum ya da çok erken gidiyorum hep...
Zamanlama sorunu sanırım hayatım baştan başa...
Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri, bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiç bir anlamı.
birbirini sevmeyen fakat bir arada yaşamak zorunda olan iki insan gibiyiz seninle, ne zaman gitmek istesem yanından yine sen tutuyorsun ellerimden gitme diye...
hayat,yaşam iki farklı kelime iki aynı anlam.uzun gibi görünse de cogu zaman hemen gecen süreç,bi bakmışsın göçme vaktin gelmiş ve son nefesini veriyorsun.önemli olan arkanda pişmanlıklar bırakmamak önemli olan arkanda üzdüğün acıttığın insanlar bırakmamak.nasıl yaşarsan yaşa ne yaparsan yap acıtma,incitme kimseyi.
Hüzün makamından
şarkılar söylüyor şimdi
sevgi ve umut sözcüklerini
çoktan unutan dudaklarım
ihaneti tüm çıplaklığıyla görmenin
şokunu yaşıyor
bütün muhafazakar bakışlarında gözlerim
aldattın beni hayat
Arabesk bir parçanın
en damar yerinde
ağlayan nağmeler gibi
ağlıyor düşüncelerim
liriklerim hep karamsar çalıyor
ağlattın beni hayat
En dipsiz kuyulardan
daha dipsiz ve karanlık yüreğim
içime düşen hiç bir aşk
ve hiç bir sevda
bir daha aydınlıkla buluşamıyor.
kararttın beni hayat
Malzemeden çalınmış
dışı şatavatlı
inşaatlara döndürdün beni
dışardan hep güzel görünüyorum
ama en ufak sartıntıda
yerle bir oluyorum
çökerttin beni hayat.
demir demirkan'ın bence en ilginç parçası. hiç alışık olmadığımız bir biçimde karşımıza çıkmış bu sefer. fazlasıyla elektronik. sözleri:
bileklerimde birer altın kelepce
gögsümdeki bu izler pence pence
kuruyor toprak yaralarımın icinde
parcalandım bir ruyanın pesinde
tanrı gibi yasadım kul gibi öldüm
hayat nedir?, hayat nedir?
seytan gibi cehenneme gömüldüm
giden gider.. kalan kalır...
ölen bilir, hayat nedir?
giden gider.. kalan kalır..
ölen bilir, hayat nedir?
toz oldu tastan kalbim ellerinde
savrulurken küllerim tek nefeste
katilim ol gel bitir "bir tetikte"..
vur sırtımdan durma.. ölürüm hergün bin kere!
tanrı gibi yasadım kul gibi öldüm
hayat nedir?, hayat nedir?
seytan gibi cehenneme gömüldüm
giden gider.. kalan kalır...
kul yanarken ben kendimi gördüm
ölen bilir, hayat nedir?
laneti çözdüm kayıp özüme döndüm...
giden gider .. kalan kalır..
ölen bilir hayat nedir ?
''Davranışlarından utanıp, sıkılma; hayatın tümü bir denemedir'' demiş ralph waldo emerson. niye biz insanlar kendimize bu hayat denen gecici tas catlasa 60 senelik süre olan (gerci bunun 5 senesi bize ait gerisi teferuattir) hayati gereksiz sıkıntılar kederlerle 10'da dokuzu korkaklik 10'da biri düsünce olan eylemlerle zehir ediyoruz anlamiyorum.
dünya üzerinde en fakirinden en zenginine, en sahtekardan en dolandiricaya kadar her insan kendini bir kuruntulara kaptiriyor.
hata yapmaktan korkuyorlar ve bedel ödemekten götleri tutusuyor.
yahu arkadas sen kendini ne kadar sıkarsan sık eninde sonunda babayi alacaksin yahu. çünkü günün birinde azrail arzı endam edecek ve canini alacak yahu geberip gideceksin.
bütün ömrün boyunca yaptiğin her şey bir anda yok olacak yahu.
hadi bilemedin mirasin olacaksa en fazla evladlarin iki gün aglayacak ve ücüncü gün catir catir senden kalacaklari yiycek yahu behey hiyar.
hatasiz kul olmaz. hta yapacaksin yasadiğini anlayacaksin. hatasiz bir insan sıkıcı insandir. ve su ömür denen ödülü boku bokuna kullanmis olur.
herşeyi saglama bağlayanlar sıkıcıdır. ama zarlarini kullananlar ise bu hayat seruvendir.
ama zarlari kullanirken bokunu cikartmamak lazimdir. çünkü ayvayi yiyebilir insan.
herkesin iyi veya kötü, alengirli ya da afili bir şekilde yaşayıp, sahip olduğu şey.
akla düşürdüğü işaretlerle dile gelen. bir Resurrection edasıyla simgeleşen.
sıradan ve basit, yaşa ve öl kıvamında. ama zaman zaman herhangi bir strateji oyununun brutal modu gibi, acı çekerek öl.
arkasından konuşmak belki sıkıcı. en iyisi kısa yoldan;
hayat beni acıtıyor
hiç kimsenin acıtmadığı kadar
hayat beni üşütüyor
hiçbir şeyin üşütmediği kadar
hayat içime dolmuş bir garip ruhtan ibaret
gün geliyor gözlerimden gözyaşı olarak fışkırıyor
bir titreme geliyor, gözyaşlarıyla birlikte
hayat beni acıtıyor
hem de çok
damarlarımı acıtıyor, damarlarımda dolaşan kanı...
hayat hiç acımıyor, hep acıtıyor, acıtıyor...
içimi acıtıyor, dışımı da öyle
hayat beni ağlatıyor, feci yakıyor
yaktığı yerleri gözyaşlarıyla söndürüp geçiyor
söndürüyor hayat beni
hiç bitmeyecek sandığım umudumu bile
tüketiyor hayat...
hayat beni kanatıyor
kanımdan aşk damlıyor
kanımdan sevgi
kanımdan nefret damlıyor
kimi zaman çığlıklarım içimde hapsoluyor
hayatın en acımasız zamanlarında
gözyaşlarım bile içime akıyor
içime akarken bile yüzüm gülüyor kimi zaman
yüzüm gülüyor diye herkes beni mutlu sanıyor
hayat hiç acımıyor, canımı sıkıyor
hayat hayatımı karartıyor bazen
sonra bir güneş olup açıyor
bazen bir karın ağrısıyla
bazen bir kalp sancısıyla
bazen bir gök gürültüsüyle
iki büklüm yapıyor
hayat
acıtıyor
yakıyor
yaktığı yeri
söndürüyor gözyaşlarıyla
sonra hayat
bitiyor
amacı ne hayatın...
acıtmak
yakmak
söndürmek
geriye küllerimizi bırakmak