"gezinen bir gölgedir hayat gariban bir aktör sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır, gürültücü bir salağın anlattığı ki yoktur bir anlamı" diye yorumlar macbeth.
tümüyle bir sahnedir yaşam ;
erkelerle kadınlarsa bir oyuncu ;
biri çıkar , öteki girer ve her biri ,
kendine düsen sürede pek çok rol oynar ;
insanın yedi dönemi yedi perde eder .
ilk perdede annesinin kollarında cıyak cıyak bagıran
her an kusan bir bebektir.
sonra , elinde çantası , pırıl pırıl sabah suratıyla
sızlanıp salyangoz gibi sürüne sürüne okula giden ,
gönülsüz bir okul çocuğu gelir .
arkasindan sevdalıya sıra gelir :
baca gibi iç çeker durur ,
ezgiler düzer sevdiğinin kaşlarına .
onun da arkasından panter bıyıklı ,onur düskünü asker gelir ;
desteksiz atmadan edemez ; her an her şeye hırslanıp
kavga çıkarmak için bahane arar ;
şan şöhret denen o sabun köpüğünü
topun ağzındanda bile aramaktan çekinmez .
sonra sıra yargıçtadır ;
semiz tavukla beslenmiş okkalı toparlak göbeğiyle ,
haşin bakışlaıyla;
ardarda bilgece deyişler sıralayıp ,
beylik örnekler vermeye meraklı ''yargıç'' da
roılünü oynar geçer. sahne değisir ;
altıncı donemdedir sıra
sıska , terlikli , pimpirik ihtiyara gelir ,
gözlükleri burnunun üstüne düşmüş , yanakları sarkmış ,
gençliğinden kalma iyi korunmuş pantolonu ,
bir deri bir kemik bacaklarına çuval gibi bollaşmıstır ;
o tok erkek sesi yeniden tiz çocuk sesine dönmüştür ;
ıslık gibi çıkar ağzından .
insanlar ona ancak asırlık çınar ağaçlarına gösterdikleri ,
hürmeti gösterir .
ilginç olayllarla dolu tarihsel komedyamızın son sahnesi
ikinci çocukluk ve sınırsız unutkanlıktır ,
ne diş kalmıstır artık , ne göz , ne tata ,
ne de başka bir şey .
sonu belli bir tiyatrodur; olanca sıkıcı hep bilinen şeyler hep aynı projektörler. hep aynı gölge; ve hep her şey dönerken hep aynı sabitlik hep kabul edilemeyen bir şeyler. ama oyuna da pek benziyordu; bozulana kadar!
Ömrüm Hey Ömrüm
Seni Hatırlamak için YoLumu Uzattım
Daha FazLa Zaman Verdim Kendime
Bu Gece, Bu Orta Yaş Ovasında
Bu Hat Üzerinde
Bana Bir Tek Söz SöyLe...
adına hayat denen haya(t)sızlıkta sürüklenirken dolu dizgin, bir çıkıntıya tutunmak istemek hayat. ve dur demek kendine, dur! dur ve yaşa artık.
belki de akıntıya kürek çekmek, mütemadi...
hayat insana sunulmuş bir armağandır. isterseniz bu armağanı en güzel şekilde kullanırsınız, onu hakkını vererek anlarsınız ve anlamlandırırsınız, isterseniz onun varlığını hiçe sayarak, onun nasıl oması gerektiğine ve mütemadi terakkisinin inkişafı size kalmıştır. siz ondan ne bekliyorsanız, o da size o şeyi sunar.
tabii bedelini ödemek koşuluyla!...
kimileri için yaşancak olayların yaşanması ve elde edilecek emellerin elde edilmesi için kısıtlı zaman, kimileri için zaman kaybı, kimileri içinse yelkeni ordan oraya savuracak bir rüzgardır.
(bkz: amaçsız yaşamak)
(bkz: hayatın anlamı)
herşeyi bir çırpıda anlatan mor ve ötesi şarkısı. şöyle bir sahne canlansın gözünüzde: kötü anlarından birini yaşamaktadır kişi, anlaşılamamaktadır. bu lanet olası döngünün neden güzel şeyleri yarısında bitirdiğini anlamaz. e tabi yağmur da lazım, kulaklarda ise hayat. dur dedi artık .. .
uzun bir yokuştan ibarettir hayat, çıkmak zorunda olduğun, sonunu merak ettiğin, savaştığın, yalanların arkasına sığındığın, neyin neden olduğunu çok sonra anlayacağın ama sabretmek zorunda olmanın verdiği inanılmaz ağırlıkla güldüğün, ağladığın,herşeye rağmen son anı beklediğin. Her şeyin başka bi dünyadan yansıma olduğunu kabul etmen gereken uygulaması en zor olan sanattır.
iki gözünle dünyayı nasıl gördügündür..
yetenekli olanlar dünyayı iyi görürler ve mutlu yaşarlar.
daha yetenekli olanlar dünyasını güzel yapar ve onlarda mutlu yaşar.
tabi şans da önemli bi etken bu son durumda..
aslında kısacası bakış açısına göre iyi yada kötü bişi..