hayat şarkısı dizi bomba almancı serseri tiplemesi. zaman zaman aşırı yalaka, zaman zaman ciddi takılan, ama hep çıkarının farkında ve peşinde olan piç (biraz da sempatik) bir tiptir. "ex eniştee!" misali geyik laflarıyla diziye ayrı bir renk katmaktadır. bu rolü oynayan eleman ileride başka dizilerde de görünür tahminimce.
önceki akşamki performansı ile televizyon eleştirmenlerinden tam not almıştır.
sina koloğlu'nun yorumu
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
‘Hayat Şarkısı’ son dönemin en iyi dizilerinden biri olmaya aday olarak ilerliyor. Son bölüm Mahir (Olgun Toker) dökülen gözyaşının kıymetini seyirciye anlattı. Dizilerimizin ‘ağlama sahneleri’ bol soğanıyla her daim mevcuttur. Kızarmayan bir çift göz yok gibidir. Mahir’in Hülya’ya hayatına dair anlattığı dramın bir sahnesi her şeyi alıp götürdü. “Martin, (kardeşi) adı Martin’di. Ben koydum. Beni görünce hemen gülerdi. Bir gün Martin benimle oynamadı, gülmedi, ağlamadı öldü.”
Bu sahne Toker’in o an Mahir olduğunu ve o acıyı yaşadığını seyirciye katıksız aktardı. Abartmıyorum ama sanırım yerli dizi tarihinin en dokunaklı sahnelerinden birine şahit olduk diyebilirim. Bizim dizilerde ağlama ile zırlama arasında çok acayip bir çizgi vardır. Olgun Toker ağladı, zırlamadı!
dün geceki bölümde resmen erkut abi tadı yaşamıştır.
--spoiler--
mahir (adamlarına): alın bunu götürün... ee, nerede yaşıyordu bu?
nilay: eskişehir'de...
mahir: bunu eskişehir'e götürün, yolda da 1 saatte bir mola verip iyice dövün. bir daha buralara gelmeye kalkmasın.
--spoiler--
--spoiler--
dün akşamki bölümde vakti zamanında kendisini büyüten kadının yanında olmanın coşkusu ve türk kültürü acemiliğiyle yaptığı konuşma hataları ile, hele de kaya ile karşılaşınca yaşanan diyalogla fena halde yarmıştır. ancak bölüm sonunda kendisini "hülya'nın kara kutusu" olarak niteleyen ve sırları ortaya dökmek için kendisini büyüten kadını kaçırtan cem'in hain planları yüzünden moralman çökmüştür.
--spoiler--