rıza nur, son padişahları, mustafa kemal'i, ismet inönü'yü görmüş, başarılı, eğitimli bir doktordur.
hekimlikte sensei seviyesine ulaşabilecekken siyasete atılır. bu süreçte dönemin siyasetinin iç yüzünü görür. politikacıların makam, mevki hırsıyla nasıl çirkinleştiklerine tanık olur. en çok da ülkenin cahil, ahmak, hodbin insanlara bırakılmasına üzülür.
rıza nur'un 3 ciltten oluşan ''hayat ve hatıratım'' serisinin ilkinde ''rıza nur kendini anlatıyor''
bu arada rıza nur'un bir karısı var ki, aman yarabbim, düşman başına.
bir de rıza nur, bu kitaptan anladığıma göre akıllı, zeki ama biraz saflığı da var. bir kere o karısını çekmesi, kendi tabiriyle namus derdine karısını boşamaması, obur ve bir dönem de morfinman olan karısını tedavi etmek ve ettirmek için insanüstü çaba sarfetmesi-ki bu kadın aynı zamanda feci şirret-, kendisine kötülük yapanlara iyilik yapması, iyilik yaptığı bu insanların sonra kendisine tekrar kötülük yapmasına rağmen yine iyilik yapması bildiğin saflıktır işte.
ayrıca kitapta o dönemlerde ülkedeki hukuksuzluklara, almanya'nın tıp konusundaki müthiş becerisine değinmiş.