sınavın zor olmasıdır. öyle zordur ki, yana yana yaşarsınız. her gününüz zehir ola ola yaşarsınız. bitecek dersiniz bitmez başa sarar. suçlu da hep sizsinizdir amına koyim. çıkış yoktur. hiçbir soruya yanıt bulamamış, hayatınız boyunca hep 'neden?', 'neden ben?', 'benim suçum ne?' diye sormuşsunuzdur zaten. sonra gün olur sınav biter boş kağıdı verir ölür gidersiniz.
susma hakkını kullanmak gibi bir durumdur. bu kadar çok soruya cevap vermek kolaymıdır sanıyorsun ey hayat. sana boşluğu sunuyorum her zaman ki gibi yap sen doldur ben okurum.
soruların çalındığını, gerçeklerin hiçbir şekilde ispatlanamadığını, şaşırtmaca soruların olduğunu söyleyip, bütün sınavın geçersiz sayılması için ısrar etmek. bu boş kağıt vermek, illa ki insanın içinde bir yandan hesapta vermek düşüncesini doğruruyor.
yada gaipten gelen, bitiren çıkabilir arkadaşlar sesini duyup, hali hazırda dışarıda bekleyen bir nisan, bir mayıs, bir bahar günü olduğunu hatırlayıp, işi falan bırakmak, kariyeri yakmak, koluna altın bilezik takmamak, okulu bitirmemek, ibadet etmemek, hayatı hiçbir yönünden anlamak yada anlamamaya çalışmamak, boşboş sürtmek!.. heeh, yaş oldu mu sana 45 hiç anlamadan. al sana boş kağıt vermek. böyle bir şey olurdu herhalde.
imkansızdır. insan ne kadar hayata karşı umutsuz olursa olsun, mutlaka hayatın akışı içinde hareketleri olacak, hayatının yolunu bu şekilde çizecektir. hayat bir sınavsa, insan davranışı da sınavın cevaplarıdır. kağıt asla boş kalmaz.