hayatı aslında çok uzun sanıp da sadece kavgayla, küslüklerle, tartışmalarla geçirenlere söylenecek tek sözdür: hayat o kadar da uzun değil. vaktin varken barış, dost ol, sevecen ol, sevdiğini söyle, insan gibi insan ol. bu dünya sana da kalmayacak, kazık da kakmayacaksın. diğer tarafa para pul da götüremeyeceksin. e haliyle giden de gelir gelmiyor ki öyle olsa ebemle dedem geri gelirdi. neyin kavgası, neyin savaşı, neyin inadı bu böyle? küstüğün kişiyle sırf gurur ya da inat yüzünden barışmıyorsun diyelim, ya yarın ölürse? bi daha konuşamayacak, özür dileyemeyecek, seni seviyorum diyemeyeceksen ona? değer mi gereksiz bir gurur ya da inat yüzünden yaşarken af dilememek, sevdiğini söyleyememek? asıl pişmalık budur işte. öyle saçımı kestim pişmanım. sevdiğimden ayrıldım pişmanım, okulu bıraktım pişamın değildir pişmanlık. yaşarken telafi edilir bunlar. gerçek pişmanlık, hayatın çok da uzun olmadığını bilip de yine de yapmak istediğin güzellikleri yapmamaktır. bırakın etiketleri, şucu bucu durumları. hayata bi kere geldik. kimselere maddi manevi zarar vermeden, özgürce, insanca, sevgiyle yaşa. korkma! çıkarsız sevmekten zarar gelmez. yeter ki hayatın geçici olduğunu unutma.