doğduğunda renksiz yani anlamsız. hiç bir şeye anlam yüklemeden bakıyoruz çünki o dönemlerde.
çocukken gökyüzü mavisi. her yer o kadar güzel ki. koş oyna zıpla gez toz. yaramazlık yap.
gençlikte toz pembe. akıl br karış hatta on karış tepede her yer toz pembe oh hayat ne güzel.
yetişknlikte tozu kaybolmuş pembe. artık o toz yerini biraz daha netliğe bırakır.
orta yaş ve üzerine gri. yani artık herşey yine renksiz. bazende kırmızı. şiddet içerikli yani.
yaşlılıkta yine renksiz. bu kez herşeye anlam yükleyerek bakıyoruz ama.
hayat beyaz başlar önceleri, hem de bembeyaz. bildiğin beyazlarada benzemez üstelik. sonradan sonradan biz bu beyazı yaptığımız seçimlerle veya yanlışlarla siyahi tonlara doğru yaklaştırırız. hayatın başlangıcı ile sonunda ki renk tonu ne kadar az ise hayat o kadar güzel sonlanmıştır bizim için. siyah renkte ki sonlanmış bir hayat ise acılarla ve hüzünlerle geçmiş bir hayatı temsil eder.
taptığım insan yanımda olsuğunda renginin ne olduğunu umursamayacağım kadar güzel olan hayat sevgilim yokken çamur gibi istenmeyen, dışlanmış, atık bi renk : kök kırmızısı gibi..
hayatın rengine dair ilk hatırladığım çocukluğumda en çok sevdiğim pijamamın sarısıydı.güneş de sarıydı kuzenimin saçları da ama ben o sarıyı değil, pijamamın sarısını severdim. çok sonra beyazı sevdim ilkokul öğretmenimin gülen yüzüne yakışan o ak saçları için... sonra beyaz benim için aşk oldu... o farklı ütopik aşkı yakaladım dedim, şiirlere yazdım kimseler bilmese de ben efsanevi bir aşk yaşıyordum ve herkes aşka kırmızı derken ben beyaz güllerin yapraklarında ki çiğ tanelerine sığdırıyordum en güzel aşk sözlerimi. dedim ya farkı arıyordum ve farklı olmak zordu. bende ömrümü vad ettiğim efsanevi aşkımı biraz zorluyordum. neden mi? bizim oralarda çiçekçilerde beyaz gül bulmak zordu.
çok sonra haylaz bir çocuğun boyama kitabına benzettim hayatımı. ne boyanan kitap bir şeye benzemişti ne de ellerimin boya olmasına değmişti.şimdilerde gri gibi hayatım... beyazlamasa da saçlarım ilerledikçe yaşım yetişkinliği yaşlılıkla harmanlıyorum. dedim ya bu ara benim hayatım gri gibi; ama bakıyorum sadece gri boğuyor içimi... o yüzden bazen pembeyi koyuyorum yanına genç kızlık hayallerim için. bazen maviyi koyuyorum geleceğe dair umutlarım için. bazen kırmızı, artık büyüdün sende aşkı herkes gibi yaşa diye. ama kim derdi ki çocukluğumda bir bez parçası için seveceğim sarıyı şimdi banknotlar için seveceğimi düzinelerce 100 tl'yi temsilen. hayat ne renk? değil hayat renk renk tabi tanımlamak için renkleri de hayatını renklendirmesini de bilmek gerek.
içten sevgilerimle.... :.)