şu 3 günlük dünyada neden mutlu olabileceğim her anı yaşayıp tadını çıkarmak fikriyle sonra pişman olurum düşüncesinden arınarak her boku yemektir.
sonrası ise hayatın kısa vadede çok uzun, uzun vadede ise çok kısa olduğunu anlayıp hem yapılanların bedelini ödemekle hem de yapılanların hazzını yaşayarak onun tecrübesi ile daha mutlu ve olgun bir hayat yaşamakla sonuçlanır...
Basit zevkler peşinde koşmak, sadece günü sıkılmadan bitirmeye çalışmak, mücadeleden kaçmak, hayatta sizlere daima kaybettirecek olan tercihlerdir. Bu tercihler sizin konfor alanınızda kalmanızı sağlar ve o gününüzü stresli geçirmeden, olumsuz duyguları hissetmeden geçirirsiniz.
Ancak gün sonunda hiçbir şey kazanamazsanız. işin kötü tarafı, bu şekilde devam ettikçe aradan 10 yıl geçse yine de hiçbir şey kazanamazsınız. Ve artık bayağılaşırsınız.
Tabii arada sırada içsesiniz der ki “Gelecekte bir gün yapacaksın, gelecekte senin de olacak, o yüzden boş ver” Bu ses, sizin içinizi rahatlatabilir. Ama bu rahatlıkta sizlere hiçbir şey kazandırmaz. Öyle bir noktaya gelirsiniz ki aradan yıllar geçmiş olur ve bakarsınız “Kazanabileceğiniz onca maddi ve manevi varlık varken siz hiçbirini kazanamamışsınız”
Dünya üzerinde her insana eşit bir şekilde dağıtılmış olan en değerli manevi varlık: Zamandır. Nitekim, herkesin gün içerisinde 24 saati vardır. Bu zamanı nasıl kullanacağınız, bizim özgür irademize kalmıştır.
isteyen bu zamanını pervasızca eğlenerek geçirir, isteyen üniversite okumaya gider, isteyen meslek öğrenmeye gider vs. Tabii bazı insanlar, özgür iradeleri ile kendi hayatlarının şekillendiremezler. Çünkü onlar geçmişlerinde, yanlış tercihler yapmışlardır. Ve bu tercihlerinin de bedelini ödemektedirler; hapishanede yaşayan insanlar gibi.