hayat kadını

entry113 galeri1 video1
    26.
  1. "gelecegi birakin cocuklugunuda herkez oyuncagiyla oynuyorken ben tecavuze ugruyordum herkez ruya gorurken ben ruyamda sadece o tecavuz sahnelerini goruyordum, yani benim cocuklugumu calmadilar benim ruyama kadar caldilar, benim gece uykuma kadar caldilar..... bizler ailelerimize kirgin olmayalimda, ben aileme kirgin olmiyimda onlar mi bana olsun."

    diyor bir hayat kadini arkadasimla yaptigi roportajinda,
    neden orospulara hayat kadini diyoruz denilmis, bu kadinlarin hayat hikaylerini kim bilebilirki?
    kim hic tanimadigi kisiler tarafindan gunlerce saatlerce aci cekmek ister? kim dovulmek ister? hirpalanmak ne dusundugunun ne hissettiginin kimsenin umurunda olmamasi.....
    onlar hayat kadini hayat en agir yuku onlara vermis hayat kadini onlar hayatin hic yuzlerine gulmedigi kadinlar !
    2 ...
  2. 27.
  3. 'hayat' ve 'kadın' gibi iki güzel kelimeye yüklenen çirkin anlamdır 'hayat kadını'nın 'orospu' olarak anılması.
    1 ...
  4. 28.
  5. çoğu yurdum erkeğini milli eden, muamelesi bol ama, geleceği belirsiz, her an saldırıya uğrama olasılığı yüksek, elleri öpülesi kadınlardır.
    2 ...
  6. 29.
  7. 30.
  8. en agır meslek grublarının basında ilk sırada olan disiligini hayata adamıs emekci.
    1 ...
  9. 31.
  10. Erkeğin kadını sömürdüğü iktidar ilişkisinden en çok eti yananlardır.
    9 ...
  11. 32.
  12. senin rengin ne diye sordu beriki?

    kadın tutuktu, sustu. mavi dese, o kadar sonsuz muydu hayatı?
    peki ya yeşil dese? cıkk, o kadar müreffeh bir gün yüzü gördüğü tek gün hatırlamıyordu ki biçare.
    sarı? olabilirdi, nasıl olsa hayatı hep soluyordu anbean...
    ama onda da bir umut yok muydu, ertesi bahara çalacak ayların müjdesine dair?
    peki ya kırmızı? onca ihtiras dolu adamların altında kıvrım kıvrım inliyordu işte!
    iyi ya, sorunda buydu zahir... iştah ve ihtiras berikilerinde, hüzün ve kahır kendisindeydi. zevk denilen şeyi öğrenmemişti ki? daha on ikisinde zehirlenmemiş miydi bir kömürlük girişinde bedeni ama önce ruhu? olmaz, kırmızı onu daha da çok kışkırtıyordu, bu insani paylaşımın hayvani tarafını yaşadığı için hayatı boyunca!..
    peki ya siyah? tam onun rengiydi o vakit... matemi dibine kadar vurduracak, ruhunu tek sözle açıklayacak kadar apaçık, peyderpey gerçeği muştalayacak kadar yalındı, asildi de üstelik. bir kerecik de olsa asillik ona yakışsaydı ya bu dünyada... ııı-ıhhh; o da olmazdı. kızı ela vardı, adını gözlerinden alan piç olan yavrusu: sinesi, hayatı, ömrü olan kızı. onunla hayat siyah olur muydu hiç?

    atıldı apansız, düşünmedi bu defa çokça zihninde:
    "gri" dedi boğuk bir sesle...
    sustu beriki küçümsemesiyle...
    sonra başladı sert herzeleriye:
    "soyun!.."

    mutluydu kadın, şuncacık sohbet edeni çıkması bile güzeldi satılmadan önce vücudu. ruhu mu dediniz? haydi canım, kimin umurundaydı ki onun izdüşümü...
    birinin şuncacık sohbet etmesi de onu düşünmesinden ya da merakından çok, hayvani içgüdüsünü palazlamaktı. epi topu yapacağı sokmak-çıkarmak işini kallavi tarafından süslemekti!..
    4 ...
  13. 33.
  14. sözlk sayesinde sezen aksu da dinlediklerini ögrenmis bulunuyoruz. vay be.
    0 ...
  15. 34.
  16. itiraf edilmeli ki bir gizli meraktır her kadında.
    seksin özgürlüğüne dair, adını bilmediğin bir adamın senin adını bilmiyor olmasına rağmen oldukça kutsal bir şeyi paylaşmak, seni yarın hatırlamıyor olacak muhtemelen karısına sevgilisine askere artık neyse dönecek ve sen oyunun bilinen ahlakın bütün kurallarından parayla ayrılmış olmak.
    erkeklerden çok kadınların cinselliği bastırdığı toplumda çaresiz kadınları içgüdüsel olarak düştüğü ilk yoldur. namus meselelerinden kaçanların vardığı nokta bunun bir güç olduğunu keşfetmesidir. ve bu güç onun bir parçasıdır.
    tabi ki ne çok idealistim ne de acılar çeken ne zorluklarla bu işi yapan kadınlara lafım.
    hem kadınlıklarını kullandırdıklarını düşünmüyorum, hem hiç bir kadın rahime sıkışcak kadar basit değildir.
    1 ...
  17. 35.
  18. hayat kadınlığını kutsal olarak addedenlerin yaşadığı bir ülkenin acı gerçeğidir. genelevlerini isteyenler "iyi de yolda, sağda, solda kadınlara mı saldıralım. orada tatmin oluyoruz," diyorlar; ancak bir gerçeği unutuyorlar. annesinin genelevde çalışmasını isteyen var mıdır aramızda? peki ya eşinin? kızının hayat kadını olmasını isteyen veya isteyecek olan? kız kardeş, hala, teyze, kuzen, yeğen? bu soruya kimse evet demeyecektir (evet diyen varsa özelden bana mesaj yazsın ona gerekli cevabı vereyim). o halde ne hakla istiyoruz genelevlerinin varlığını? unutmayalım ki oradaki hayat kadınları da (ki eminim belki hiçbiri bu işi seve seve yapmıyordur, o bataktan kurtulabilseler hemen kurtulacaklardır) bir annedir, bir abla, hala, kız evlat, eş veya ne bileyim teyzedir. kendi akrabalarımız için istemediğimizi başkalarının akrabası için istemek iyi bir şey mi? hiçbir şekilde çoğunluk tatmin olacak diye azınlık da olsalar o el üstünde tutulası kadınlarımızı feda edemeyiz. onlara diyemeyiz, "hadi sizin göreviniz bizi tatmin edip, sapıklık yapmamızı önlemek." böyle çarpık bir zihniyet yok. yolu bir şekilde oralara düşmüş olanlar bu dediklerime kızmasın ve de kusura bakmasın; ama kendimiz için istemediğimiz bir şeyi başkası için istememe düsturunu sık sık ihlal ediyoruz gibime geliyor. çok acı.. çok..
    1 ...
  19. 36.
  20. 37.
  21. sohbetine doyum olmayan kadinlardir. erkekler hakkindaki fikirleri ise genellikle enteresan ve asagilayicidir.
    0 ...
  22. 38.
  23. anormal olan insanlık dramlarının normalleştirilmesinin
    -sıradanlaştırılmasının ilk adımı
    o yüzden pervasız ve umarsızız
    başkalarının acısına gülüyoruz ne yazık
    yazar arkadaşlar alınsın biraz.
    0 ...
  24. 39.
  25. cehennemi bu dünyada yaşayan insandır...
    1 ...
  26. 40.
  27. şair şükrü ersöz ün bir şiirinde keder ve yanlızlık dolu hayatlarını
    bir hayat kadınının kendi dilinden anlatıyormuşçasına etkileyici bir üslupla aktarmıştır,
    lütfen şiiri okuyunuz.
    Genelev Mektupları

    I.
    Tenime yabancılaştım, etime
    Göğsüme kollarıma kalçalarıma
    Bacaklarıma yabancılaştım.

    Saçlarım o eski güzelliğini
    Çoktan yitirdi
    Şimdi yalnız bilmem neden
    Zaman zaman yüzüme vuran
    Bir utancı perdeliyor sadece.
    Oysa önceleri oysa eskiden
    Salınca tarkları tel tel
    Düşle ülkesinden sevgiler ülkesinden
    Yağmur serinliğinde, incecik
    Yumuşacık bir el
    Bulutlardan yüreğime kayardı.
    Gözlerim kaçamak bakışlarda
    Kirpiklerim kırık
    Boynum bir çocuğun pembe ağzında
    Ürperdikçe uzardı.
    Dudaklarım dersen, dudaklarım
    Öptüğüm aynalarda kaldı.

    Tenime yabancılaştım, etime
    Acıma sevincime insan yanıma
    Kendime yabancılaştım.

    II.
    Giysiler alırım nedense
    Nerelerde ne zaman giyeceksem
    Bir eski alışkanlık işte
    ilk gençlikten kalma.
    Oysa bir dantel külot bir gecelik
    Çok bile.
    (Şimdilerde sütyeni de çıkardık)
    Giysiler alırım giyilmez
    Çıplaklığıma.

    Arada bir çarşı pazar
    Doktor dönüşleri daha çok
    Eser de aklıma;
    Çocuğuna çeşit çeşit
    Kazaklar örecek
    Evcimemn bir ev kadını gibi
    Yün alırım şiş alırım tığ alırım
    Nasıl sevinirim bir bilsen
    Nasıl mutlanırım.

    III.
    Bu insan başları sıra sıra
    Bu kalabalık
    Camlardaki bu sürekli kalabalık
    Bana bakkal dükkanlarını
    Anımsatır hep.
    Içerde boy boy konserve kutuları
    Sabun kalıpları yağ paketleri
    Sıralı bakkal dükkanlarını.
    Kararsız bir müşteri
    Etiketi görememiş
    Korkarak alacağı malın ederinden
    Girer içeri.

    Kimi gün bir yaşlı yaşına güvenerek
    Hoyrat davranışlarda rahat
    Kimi gün bir çocuk ürkek mi ürkek
    Ayva sarı terlerini silerek
    Düşer üstüme.

    IV.
    Yüreğimde yüz gurbeti taşısam da
    Kalçalarımda bir erkeği taşımasam.

    Yıldım demenin de bir anlamı yok
    Saçlarıma sinmiş bu çiğ kolonya
    Tenimdeki bu vazelin kokularından.
    Penceresiz perdesiz bu çift yataklı
    Bu karanlık yatak odalarından
    Yıldım demeninde bir anlamı yok.

    Gün ışığı bir gün olsun
    Geniş odalarda mavi
    Çalmadı kapımı.
    Ay süzülmüş yataklarda sıcacık
    Yumuşacık öpüşlerle düşlere gebe
    Uykulara varmadım hiç.
    Bir gün olsun pembe uykularımdan
    Mavi bir erkek
    Uğrun uğrun öperek
    Kaldırmadı beni.

    Yıllar yılı bir acıyı
    Sırtımda karnımda kalçalarımda
    Büyüttüm durdum.
    Harlı soluklarıyla düştüler üstüme
    Harlı soluklarıyla dondu yüzüm.
    Yıllar yılı binlerce
    Binlerce erkeğin gizli gerilimini
    En gizli yerlerimde erittim.

    Iğneucu acıları gözbebeklerimde
    Taşısam taşısam da
    Yüzümde bir erkek yüzü taşımasam.

    V.
    Akşam ;desem ve sussam
    Yetmez mi?

    Ya da yorgun bir gövdeyi
    Cam kırıklarında uyutsam…

    Akşamı anlatmaz mı?

    VI.
    Uykular benim zehirli sularımdır.

    Geçip giden onca erkek
    Onca erkek tüm yükünü
    Üstüme yıkmış gibi
    Gövdem tonlarca ağırlığında
    Bir batık gemi;
    Sularım dipsiz denizim kıyısız
    Yatarım bir ten çölüdür yatağom
    En yorgun gecelerim bile uykusuz

    Uykular benim en rezil korkularımdır.

    VII.
    Bıçkın bıyıklarıyla külhan
    Islak saçlarıyla gülendi O.
    Gün ışır ışımaz usulca
    Sıyrılıp dağınık uykularımdan
    Yarı gecelerde karanlığıma
    Yıldız yıldız dökülendi O.

    (Bilmem ki ne buldu örseli tenimde
    Belki açlığını giderdi bir zaman
    Belki de sevgiyi öğrendi bilmeden)

    Hayata yenildikçe gelendi O.
    Düşümü gerçeğe gerçeğimi düşe
    Acımı kuşkulu bir sevince
    Çevirendi O.

    Bir o gülüşü kaldı
    Şimdi duvarlarımda
    Görmeye ömrümü adak sunduğum
    Bir o gülüşü…çın çın
    Sesi yüreğimin kıyılarını döven
    Üşüdükçe anısıyla ısındığım.

    VIII.
    Gülmek mi?
    Gülerim, güldüğüm çok olmuştur.

    Gülüşüm hoyrat taşlarda
    Incecik kırılan cam,
    Kendi kıyılarını döven su sesi
    Bir ağacın ilkyaz eşiğinde
    Leyli leylim yaprak dökmesi.
    Bilene ağıt gibi oturur
    Burda bir kadının gamsız gülmesi…

    Gülerim, güldüğüm çok olmuştur.

    IX.
    Evlerde sabahlar nasıldı
    Unuttum
    Evlerde akşamlar nasıldı.

    X.
    Çocukluğum olmadı benim
    Gençliğim olmadı.

    Babam karanlık bir adamdı
    Korkularla besledi bizi
    Annem zayıf mı zayıf
    Sevgisini göstermeye korkardı.
    Bir küçücük kumru kuşu büyüttüm
    Göğsümün gizlisinde
    Yumuşaklık adına, sevgi adına.
    Konduğu tüm dalları
    Aykırı bir rüzgar aldı.

    Baskılar safra gibi attı dışarı
    Korkular safra gibi attı.
    Evimden uzak evler üstüne
    Gerçeğini şimdi bile bilmediğim
    Ne olmadık düşler kurdum.
    ince içlenmelerle her akşam
    Dalgın baktığım camlardan
    Bir gizli mutluluk sızardı
    Işık yerine ;

    XI.
    Garipsi huylar edindim nicedir
    Garipsi duygular edindim.
    Artık iyice tükenen
    Bir ölü umuttan mıdır
    Gittikçe yoğunlaşan bu yaşlı
    Bu yılgın yalnızlıktan mı?
    Yoksa eşiklerden sızan
    Şu rezil ölüm kokusundan mı?
    Söndürüp her gece ışıklarımı
    -Yalancı bir aydınlığı siler gibi-
    incecik bir mum yakıyorum.

    Ömrüme benzetip sonra alevini
    -Karanlığı ağır basan o titrek
    O gölgesi korkular saçan ışığını-
    Ömrüme benzetip inceden inceye
    Eriyen mumu
    Bakıyorum;Bakıyorum;

    Bir ölüm düşlüyorum, başımda
    Başımda o mavi erkeğim
    Bir ölüm;geniş odalarda pembe
    Devinirken mutluluk
    Uykulara varır gibi usul usul
    Usul usul susuyor yüreğim.
    Sol yanımda kızım benim
    Benim eski benim çocuk güzelliğim.
    Sağ yanımda gülüşü bir ilkyaz yeli
    -Öyle hafif, öyle serin-
    Yiğit oğlum, yağız oğlum ;

    Kırıp camları bağırsam
    Bağırsam diyorum avaz avaz:
    Bir ölüm düşlüyorum ey insanlar
    Bir ölüm ;
    Ölümüm evlere yas.

    Eriyip bitiyor mum
    Bitiyor birden bütün düşlerim
    Acımasız gerçeğime çıplak
    Çırılçıplak dönüyorum.

    insan düşüncesinden
    Hızlı araç yoktur diyen
    Öğretmenim ;öğretmenim ;
    Garipsi huylar edindim nicedir
    Garipsi duygular edindim.

    Sonsöz Yerine

    XII.
    Ürkek adımlarıyla uğrun usul
    Gelip sıralı sırasız
    Karanlık kıyılarımda duran çocuk ;
    Örseli duyarlığımdan kalın örtüleri
    -Kaba örtüleri, kara örtüleri-
    Kaldıran çocuk ;kaldıran çocuk;
    Herkesin gerçeği kendine biricik
    Bir beni söyletip de böyle kısacık
    Bu yağma yürek, bu talan sevgi
    Bu ucuz ten pazarını
    Yazdığını sanan çocuk.
    Herkesin gerçeği kendine acı
    Herkesin acısı kendine biricik.

    Şükrü Erbaş
    4 ...
  28. 41.
  29. kesinlikle yanlış bir tanımlamadır. "hayasızlık kadınları" demek daha doğru olur.
    0 ...
  30. 42.
  31. o kadınlar üzerinde pis duygularını gideren erkeklerin hayasızlıklarından dolayı bu adı almışlardır.
    1 ...
  32. 43.
  33. hayatın bir yerinde var olan kadınlardır.
    1 ...
  34. 44.
  35. erkekler tarafından hayasızlığa zorlanmayan, bu işi kendi istekleriyle yapan kadınlardır.

    salak salak hayat kadını savunmanın manası yoktur, kendileri işlerini de savunmalarını da bilirler. sokaktaki bir kediye bakıp "yazık lan!" demek, hayat kadınını savunmaktan daha faydalı bir iş olacaktır. evet yardım falan etmeyin, düşünüp "yazık hayvana" deyin, o da yeter.
    1 ...
  36. 45.
  37. ikinci adı yanlış bilinen mesleği icra eden kadın. Sıkça orospu denir ancak orospu kelimesi para için değil zevk için sıkça değişen partnerle ilişkiye giren kadına denir. Asıl isim fahişedir. Fahişeler para karşılığında ilişkiye girerler.
    0 ...
  38. 46.
  39. nefes filmi oyuncuları tarafından, filmde canlı performans söylenen şarkı.

    filmin bana göre en güzel yeriydi. o an, o ortamda bulunmak istedim. o derece.

    bana bir resmini vermedin bile
    şimdi geziyorsun elden ele

    kabrine bir demet gonca gül ile
    gelen ben olacağım allahsız sürtük

    hayat kadını, allahsız sürtük
    biz seninle istanbul'da ne alem sürdük...

    şarkıyı normalde tezcan yıldız ve bülent gökçe seslendiriyor.
    2 ...
  40. 47.
  41. çoğunluğunu bursalıllar oluşturur. ay ayol *bne bursa *bne bursa diye de bir deyim vardır.
    1 ...
  42. 48.
  43. Hayattan zevk almasını bilen hayatı hep eğlenceli yaşayan namuslu kadın.
    0 ...
  44. 49.
  45. bu devirde bazı kızların yaptıklarına bakılırsa hayat kadınları halk tarafından çok fazla ezilmektedir. hayat kadınlar en azından işlerini kendilerine ait mekanlarda yapıyolar namuslu geçinen hayat kadınlarına damga yapıştıran birçok kız onların yaptıklarını halka açık yerlerde çekinmeden yapmaktadırl ama onların adı çıkmıyo tabi...hayat kadınları kader mahkumlarıdır..
    0 ...
  46. 50.
  47. adı hayat kadını olsa bile hayatın tam dışında yaşayan kadındır. belki mecburiyetten, belki zevkten. kim bilir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük