öncelikle şu notu düşelim buradaki hayat kadını kelimesi "orospu" nun sözlük ortamında yumuşatılmış halidir. meslek olarak değil, bir durumun abartı miktarda veya seviyede tekrar etmesi durumunda kullanılan "orospu" yani. tanım başlıkça verilse de biraz açalım: bu eleman üniversiteyi kazandığı yıldan mezun olana kadar sayısız hanede kah figüran kah yancı kah demirbaş sıfatlarıyla bulunmuş, maddi durum, arkadaşlarla sorunlar, ev sahibiyle sorunlar gibi envai çeşit sebebin imece usulü bir araya gelip şahsın kaderindeki cilve, duruma göre kahpelik oranını katmerlemesinden ötürü oradan oraya savrulmuş, aitlik hissi zayıflaya zayıflaya sonunda kaybolmuş öğrencidir. emlakçılara -maalesef ama gayet doğaldır ki- uyuz olur, tiksinir. kimisi "ulan ilerde bende emlakçı olup milletin anasını ağlatcam yattığım yerden para kazancam" şeklinde topuk acısının * körüklediği sadistik bireyler haline gelir, kimisinin de yaşadığı zorluk hulusi kentmen yanını pekiştirir "ilerde parayı bulursam on tane daire alıp öğrencilere ucuzdan vercem benim çektiğimi çekmesinler beh" dedirtir. bu evdeki arkadaşları gider ev kalan sayısına göre pahalı kalır ev arar, şu evde nabız yoklar, ötekinde yeni ev bulana kadar idare eder. sonra "sende orospu ettin bu işleri" demezler mi, derler. işte o zaman hayat kadını olur çıkarsın. o değil de bu öğrenimleri paşa paşa alıyoruz ileride çok pis girecek var ya. *