hayat kırıkları

    1.
  1. uludağ sözlük öykü dergisi söykü sayı 9 için yazılmış öyküdür.

    Alarm sesinin yarattığı sabah siniri yüzünden acele ile hareket edince kaydı ve yere çarptı başucumda duran aynalı çerçeve. Tuzla buz oldu resmen, en küçük en ince parçalarına kadar ayrıldı. Önce birkaç büyük parçayı toplayayım devamını süpürürüm diye düşünürken, telefonum çaldı. Mesaj sesiydi duyduğum. Elimde tek bir parça ile durdum. Telefona doğru yürüdüm ve elime aldım. Senden gelmişti mesaj:
    - Akşam görüşelim yer ve zaman müsaitliğini sana bırakıyorum.
    Kaldım öyle birkaç dakika; bir elimde telefon bir elimde kırık parça ile. Sonra acele cevap vermemek için kapattım mesaj kutusunu ve parçaları toplamaya koyuldum hızlıca. illaki bir parçası kesmeliydi değil mi elimi ya da parmağımı. Bu işin kuralı da buydu sanırım; ayna kırıkları kan akıtmadan toplanamaz.

    Ne yapacağımı ne diyeceğimi düşünmeden işe gitmek için çıktım evden apar topar. Yoğun bir gün beni bekliyordu zaten buna ayıracak kafamda anlık boşluk olmayacaktı ne güzel.

    Ofisin kapısına geldim, güvenlikle günaydınlaşarak içeri girdim. ilk defa kaçış yeri olarak görmüştüm şirketi. Sığınacak liman gibi hatta. Kahvemi aldım, bilgisayarımı açtım ve evet işlerimi halletmeye başladım.

    Öyle dalmışım ki, saate baktığımda 16:09du. Afalladım önce nasıl bu kadar hızlı geçmişti bugün. Normalde olsa süründürürdü eminim. Ve sana bir cevap vermem gerektiğini hatırladım midemde bir krampla. Rahatsız etti bu düşünce beni.

    Çok önem vermediğimi belirtircesine
    - Herzaman ki cafede buluşabiliriz, saat 20:00 sana da uyarsa, dedim.
    Fazla vakit geçmeden cevap geldi senden:
    - Görüşmek üzere.

    işlerimi toparlamam için yaklaşık 2 saatim vardı. Çok oyalanmadan çıkarsam evde telaş yapmadan hazırlanıp rahatlıkla giderim diye düşündüm. Ve şükür ki ekstra bir olay olmadan planladığım gitti çıkışım ve eve geçişim.

    Yavaş yavaş hazırlanmaya başladım. Sevdiğin renkleri seçmemeye özen gösterdim. Görüştükten sonra nasıl bir ruha haline girebileceğimi tahmin edemediğim için de rahat bir şeyler giymeye özen gösterdim. Belki gece yarısı bir arkadaşıma davetsiz konuk olabilirdim. Belki de bir barda sabahlayabilirdim. Bunlardı tek düşündüklerim.

    Evet evden çıkma vaktim yaklaşmıştı artık. Çıkmadan son kez baktım kendime, evin girişinde ki boy aynamda. Ne de sakin bir görüntüm vardı içimde kopan fırtınalara rağmen. Geçen zamanda ne krizler atlattığımı anlayamazdı diye düşündüm.

    Ve çıktım. Asansör yine hızlı geldi bana her zamankinden. Arabaya bindim ve geliyordum sana..

    --sana mı adanmalı bu öykü yoksa tüm içindeki kırıkları yapıştırıp, hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışanlara mı bilmiyorum. tek bildiğim sana değmeyeceği..
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük