hep peşinden koşup da sizi sevip sevmediğini bir türlü anlayamadığınız bir sevgiliyle sevişmek gibidir hayatla sevişmek...
ilginç bir şekilde, size hoyrat davransa da vaz geçemezsiniz ondan.
dahası, ne istediğini de bir türlü anlayamazsınız.
ama yara bere içinde kalsanız da devam edersiniz hayatla sevişmeye.
çünkü bundan vazgeçmek "yaşamak" tan vazgeçmektir.
yaralanmayı göze almayanlar, ortasında değil kıyısında yaşayıp giderler hayatın, yarım yamalak...
son derece dikkatli olmak lazım.bilindiği üzere hayat çok garip,neyin ne zaman olacağı hiç belli değil.kötülük,iyilik,zulüm,ölüm...
mutluluk zannedersiniz hayatla sevişmeyi,pozisyonlara aldırmazsınız,hep altta kalayım ne olacak ki dersiniz,bir de bakmışsınız ki olan olmuş.sevişmeden memat doğmuş.hayat nerde diye bakarsınız sağa sola ama iş işten geçmiş olur.arkasından küfür de etseniz geri dönüş yoktur.
çok yorulmak pek az orgazm olmaktır.çoğu zaman en fazla güç bela flört etmektir.one night standin yılbaşı çekilişleriyle var mısın yok musunlar sınırlı olmasıdır.hayat istediğinde sizi becerir siz istediğinizde en fazla uzaktan zihinsel masturbasyon yaparsınız.
hergün,günün her saatinde her saniyesinde zevk alarak ya da hüznünle sarmaş dolaş sessizce ya da çığlık çığlığa nefes alarak,aldığın her nefesin farkına vararak ya da umursamayarak,gülerek, ağlayarak,mutluluğu hissederek,umut biriktirerek,tükenircesine tüketerek,düştüğünde dizindeki yaranın kabuk bağlaması kadar gerçek ve her dokunuşunda tekrar kanaması kadar doğal kendini yaşayabilmektir.daha iyiyi bulana kadar kendin için kendi ayakların üstünde savaşabilmektir.ve nihayetinde yaşamaktır aşk.ölümün kaçınılmazlığı karşısında ön sevişmeyi ciddiye almak gerek.dediğim gibi yaşamaktır aşk...