hayat ile röportaj yapmak

entry1 galeri0
    1.
  1. kendi çıkmazlarında kalmış bir insan için eğlenceli sayılabilecek türden bir aktivitedir.

    genelde "röportaj" dediğimiz şey; insanlar tarafından "göz önünde" olan, insanları bir şekilde varlığı ile etkileyen, kalabalık denebilecek kitleler tarafından tanınan ve gene bir çokları için "hayranlık" uyandıran insanlarla yapılır, kabul. ama "insan olmak" dışındaki bütün kriterleri hayat dediğimiz olgu da karşılıyor gibi... o halde "aldık elimize kalem ve kayıt cihazımızı, başladık sormaya" diyelim.

    herkes tarafından tanınıyor, biliniyor, seviliyor ve sevilmiyor olmak yorucu mu?

    - aslında değil. beni insanlar yaşarlar, ben kendimi yaşıyorum daha çok. ve buradan baktığımda "başkasını" yaşamak, kendini yaşamaktan çok daha yorucu gibi görünüyor. sizce de öyle değil mi?

    haklısınız...

    peki herkesi, bir şekilde etkilemek desem bu yorucu bir şey midir?

    - ben röportaj yapacağımızı sanıyordum. sanırım sizin buraya gelme sebebiniz, doğrudan doğruya beni yormak(karşılıklı gülüşmeler burada)... gene de cevaplamaya çalışayım sorunuzu. benim yorulmam, normal şartlar altında pek mümkün olmuyor. aslında yaptığım şeyler de az-çok önceden belirlenmiş ve bana iletilmiş şeyler. bir yaratıcının varlığına inanıyorum ben de nihayetinde. ki kendisi, bizim bölümün en büyük sorumlusu, deyim yerindeyse patronumuzdur.

    evet, o konuya da değineceğim söyleşinin ilerleyen bölümlerinde.

    - sevindim. çünkü ondan bahsetmezsem, varlığını kabul etmediğim düşünülüyor. öyle bir algı var insanlarda. neyse, konuyu dağıtmadan devam edelim. dediğim gibi yaptığım rutin şeylerin, bir yoruculuğu yok. ama arada bir inatçı insanlar çıkmıyor değil. misal boğazdan hızlı ve aceleci bir şekilde geçerken kafasını çevirip de manzaraya dahi bakmayı düşünmeyen insanlar çıkıyor. onlar için illa ki trafiğin tıkanması, denizin kabarması, sahile yıldırım düşmesi falan gerekiyor(gene karşılıklı gülüşmeler)... işte bu da benim işimin, en yorucu kısmı sanırım. o adamın, dikkatini çekmek.

    peki bunu yaparken yardıma ihtiyaç duyduğunuz olmuyor mu hiç?

    - tabi oluyor. nihayetinde tanrı değilim ki ben... hatta zaman zaman uyarı geldiği bile oluyor. sevgilisini yatakta unutmuş bir işkolik ihbarı geliyor veya haftasonunu çalışarak geçirmek zorunda olan bir baba... bu gibi durumlarda doğrudan muhattabım yaratıcı oluyor. o, gerekli müdahele için çeşitli aracıları kullanıyor ve sonuç, istediğimiz gibi oluyor nihayetinde.

    ilginç... peki sizi sevenler kadar, sevmeyenlerin de olmasının sebebi nedir? sürekli isyan edenler, sürekli yakınanlar ve hatta işi küfretmeye kadar götürenler oluyor. bundan rahatsızlık duyduğunuz oluyor mu hiç?

    - kendimi tekrarlıyor gibi olacağım ama bu da çok benlik bir durum değil. insanlar sürekli birşeyler bekliyorlar, yetişmeye çalışıyorsunuz, olmuyor falan... ya da istediklerinin "doğru" olduğundan o kadar eminler ki, onlara verdiğiniz ve "doğru" olduğunu bildiğiniz şeyler dahi mutlu edemiyor onları. yetmiyor yerine göre. belli bir süre sonra gelen tepkilere de alışıyorsunuz zaten. şükür de aynı anlamı taşıyor, küfür de. çünkü anlıyorsunuz ki o kişinin hayatında etkin bir rol oynuyorsunuz.

    bu da size şöhreti getiriyor...

    - elbette. herkes tarafından tanınmak kolay ulaşılabilir bir şöhret olmasa gerek. yaşayanların yanı sıra, doğacak her çocuk da tanışmaya hazırlanıyor. bunu bilmek bile kendini önemli hissettiriyor. ne yalan söyleyeyim, bu işin en sevdiğim yanı da budur benim.

    peki ya ölüm? ortak çalıştığınız doğru mu ölümle?

    - bunu reddedecek değilim. dedim ya biz bir ekibiz nihayetinde. ölüm, benim kuaförüm gibidir bir yerde. insanlar için beni güzelleştirir o... onunla tanışan herkes, şaşmaksızın benden ve benim nasıl da iyi olduğumdan falan bahseder. isterseniz referans olarak başvurabilirsiniz kendisine(burada gülüşmeler giriyor gene araya).

    teşekkürler teklifiniz için ama yaşım genç daha(gülüşme faslı giriyor tekrar); ileriye saklayalım ama bu teklifinizi. peki insanlara bir mesaj verecek olsanız genel anlamda ne demeyi isterdiniz?

    - güzel bir soru oldu bu. sanırım bitiş sorusu olacak, takip ettiğim röportajlarda böyle olur genelde(tekrar gülüşme faslı). insanlara, herşeyi kendilerine dert etmemelerini, gün içerisinde birkaç saniye olsun kendilerine vakit ayırabilmelerini söyleyebilirim pekala. fazlasını söylemek haddim olmadığı gibi, uygulamada da zorlar insanları. ama günde birkaç saniyeyi kendisine ayırıp da kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmak veya ne bileyim sadece bir kaç saniye olsun dalgaların sesine kulak vermek. hiç değilse birkaç saniye gözlerini kapatıp da hayatlarının o an akıllarına gelen en güzel anını düşlemeleri gerçekten aramızdaki ilişki için çok ciddi anlamda olumlu sonuçlar doğuracaktır.

    teşekkürler bu hoş sohbet için, daha fazla vaktinizi almayalım sizin.

    - ben teşekkür ederim asıl. birisine anlatmak iyi geliyor bunları arada. en azından insanların, benimle ilgili olan yanlış anlamalarını ortadan kaldırmama yardımcı oluyor.

    o hâlde en yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle.

    - tabi ki, ne zaman isterseniz. hem bir söyleşimize ortağım ölümü de çağırıp tanıştırırız sizi(tekrar gülüşmeler ve ayrılık vakti)...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük