gün doğarken ardından tepelerin,
galibiyet vakti geldi panzerlerin.
auschwitz tarafında normal bir günde, her zamanki gibi yahudileri toplayıp onları yanlışlıkla gaz odalarında unutuyor, yanlışlıkla sabun yapıyor ve hem kendileri için hem de insanlık için küçük kibirli kumpasçı çocuklarına uşaklık öğretiyorduk. güzel kızlara bir lütuf buyurup, af buyurun onları sikiyor, yahudilerle almanlar olarak mutlu mesut yaşıyorduk. ama kısa boylu, italyan bir yahudi olduğunu öğrendiğimiz adam, tralay lay lay şeklinde kuğular gibi dans edip ''hayat güzel! hayat ne güzel!'' şeklinde naralar atıyor, şebeklik yapıyor ve insanlığa hakaret ediyordu.
sayın yazarlar sinirden öyle bir titredim ki! kurşunları kafasına ve göğsüne ağır çekimde gönderirken, daha elimi tetiğe götürdüğümde, madalyalarla süslendim. üstün insaniyet ödülü alıp, ne kadar iyilik sever bir ordu komutanı olduğum gazetelerde manşetlerde yer alıyordu.