Eskiden aynı kulüpte birlikte olduğun sevgilinle aradan ayrı geçen onca başarısız sezon sonrası iki yabancı gibi karşılaşınca ne garip oluyor yaaa.. O gittiği kulüpte barınamamış, taraftarlarla arasında sürtüşmeler yaşamış, sen her gittiğin camianın Armasını öperek pozlar verip, attığın goller sonrası rakip taraftara koşmuşsundur..
Manchester United gibi zor dönemlerden geçiyorum, Taraftarlar Ferguson pankartları asar olmuş tribünlerine, inişli çıkışlı bi grafik, ardı ardına gelen başarısız sonuçlar, ikinci yarının başında havlu atılan ligler ve boşa yapılan transferler..
Yapboz tahtasına çevirmek zorundamıydık hayatımızı, Yoksa farklı heyecanlarmı ayakta tutuyordu kalp ritimlerimizi ? Her gelen antrenörün farklı sistem denemeleri, 3-5-2 den 4-2-3-1e geçiş yılları,
Çok sancılıydı hakikatten..
Genç Tuncay, Genç Semihtik her birimiz.. Kimimiz Avrupa kulüplerinde öldürdü umutlarını, kimimiz Türk liginin vazgeçilmez ikinci sınıf oyuncusu oldu yedek kulübesinde..
90 dakikalık sürenin dolması için yapılan oyuncu değişikliklerine kurban giden topçular vardır ya bide, hayalleriyle oynar Teknik Direktörler, Ağzına bal çalıp, gösteripte vermeyen kızlar gibi..
Sen Futbol kariyerinin zirvesinde olursunda, son düdük çalar ya oyuna girdiğinin 15 saniyesinde..
işte hep böyleydi derbi maçlarda sahaya girişlerimiz.. Hep sonradan gelirdi aklımız başımıza.. Hep sonradan..
doğru olduğunu düşündüğüm önermedir. kimilerinin hayatı da rakip takım tribününden futbol izlemeye benzer. işe yaramayacağını bilse de tepkisini belli edememesidir can sıkıcı olan.
Dar alanda kısa paslaşmalar filminde erkan Can'ın(torba Suat) söylediği harikulade sözdür. Devamı ise şöyledir : Futbol şahsi beceri gerektirir ama aynı zamanda da toplu oynanan, insanların bir takım halinde oynadıkları bir oyundur.