hayat eve sığar ücretsiz izin, işten çıkarma vicdana sığmaz. açken sen sen değilsin patlat bir şarkı koy bir çay içiyoruz yine. aylak bakkal motto tartar. kendi ohalinizi ilan edebilirsiniz.
milletle dalga geçiyorlar bence. dışarıda virüs tehlikesi evde açlık tehlikesi.
Karakolda fatura ödemek yok, yemek ücretsiz, kira yok, ısınma parası yok, vergi yok, harç yok. Bütün işçiler gözaltına! Çektiği videoda "beni virüs değil bu düzeniniz öldürür" diyen tır şoförü Malik'i misafir ettiklerine göre, herkese evde kal derken ölüme yollanan bütün işçileri misafir edecek kadar çok karakolları vardır umarız. Çünkü madem işçilere ev yasak, o zaman hayat karakola sığar!
Hükümet hem kapitalist ekonomiyi işler tutmaya hem de ''önlem'' almaya çalışıyor. Bunun bir bedeli olacak ve oluyor tabi; 1 kişi ölecekse 3 kişi ölüyor. Bütün bu ''kendi OHAL'ini ilan et'', ''evde kal'', ''hayat eve sığar'' söylemleri bu yüzden. Zenginlerin elinde biriken zenginliği, fonları, mali oligarşinin pençesi altındaki devlet hazinesini, vergi sistemini, banka kredilerini ve sosyal transfer mekanizmasını çalışanlar, emekçiler, yoksullar lehine işletmemek. Egemen sınıf ve yöneticileri bu durumu koruyarak, belli bir ölüm sayısını göze almış oluyor. Bir nevi ölecek olan kişiler seçiliyor yani. Bu seçime dair bir bilgi mesela; karantinalarda dönen kayırmacılık. Sadi Konuk hastanesinden hükümete yakınlığıyla bilinen Altınbaş ailesine ait Medical Park hastanesine, Sadi Konuk yönetimi karşı çıkmasına rağmen yine Altınbaşların araya girmesiyle bir hastanın taşındığını ve özel odaya yatırıldığını biliyoruz. Türkiye'nin bütün bu salgın gündemi ardındaki meselesi budur. ''Kendi OHAL'ini ilan et'' gibi söylemlerle sağlığa erişimin bireyselleştirilmesi, hakların daraltılması ve sınıf diktatörlüğü rejiminin her koşulda sürdürülmesi. Halk sağlığını kurtaracak olan şey bütün bu sisteme karşı çıkmak, daha fazla hak ve imkan istemek, ''toplumu'' değil sermayeyi tecrit etmektir.