ne yazık ki en başta serdar ortaç.
edit:boşlayan insana hak veriyorum, beyninde çınlamaya başladı okuyunca değil mi? "hayaaaat beni neden yoruyorsuuuunn?" *
şunlardır; anne, baba, dost, arkadaş, kardeş, şarkılar, taş plaklar, yazlık sinemalar, geçen zaman, şimdiki zaman, geçmiş, gidenler, kalanlar, biçim değiştirenler, yeniler, yazılıp çizilenler, dizi dizi kitaplar. buzdolabında kurumaya yüz tutmuş ama atılamayan sucuk parçası, minicik saksıda susuz, selamsız, ilgisizliğe rağmen yavrulamaya çalışan, güçlü mü? arsız mı?, olduğuna karar verilemeyen ama azmine hayran olunan kaktüs, küresel ısınma (yalan), kuraklık(yalan). bide soldan soldan gelenler var, böyle insanın üstüne üstüne.
yaşamak, sevmek ve öğrenmek... *
ve birde sevilmek...
çünkü sevilmektir kalbin ilacı, hayatın en anlamsız ve diblerindeki anlarında...
çünkü ; "Sadece sevilmek harakete geçirir donmakta olan bir kalbi Ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde, dünya üzerindeki onca şeyin sebebi...Yani..Sızlayan yerinden sevmeye başlamalı insanı.Sevdiği kadar sevilmektir zaten bir acının yara bandı"...
önümüzde giden bir elinde para bir elinde ise babasına aldığı 2001 marka sigara ile kendisine aldığı çikolata ile başı önde yürüyen çocuğun aklından geçenlerdir hayat.
kimi zaman ise gece vakti çöp tenekeleri çevresinde yiyecek arıyan köpek,
bazen gecenin en soğuk en uyku tutmayan vaktinde balkonda içilen bir sigara,
çoğu zaman ise yarın ne yapacağım diyebilmektir..