Birde soyle dusun
yuruyorsun, ama ayaklarinin altinda yer yok
hissediyor, yasiyor
ama kendini disaridan seyrediyorsun
her ne kadar sana ait olsalar da
ellerin ayaklarin...
sanki bir baskasinin emaneti gibi tasiyorsun
dusuncelerin cengel gibi
takiliyor beynine
boslukta caresiz, oylece asili kaliyorsun
mutluluk ya da huzun
aslinda maddesel bir karsiligi yok
sadece bir filmi seyrederken
sekilden sekile giriyor yuzun
bir an geliyor
iki boyuta skisip kaliyorsun
rakamsal verilerden ibaret hayatin
figure donusuyor varligin, bir cocugun elindeki gameboyda
bin bir turlu engel
kosturuyorsun kosturuyorsun
biliyorsun ki
ne kadar bonus toplarsan
kendini daha guclu hissediyorsun sonraki asamada
sonrasi, daha sonrasi...
kafani takma bosver
daha kimse bitiremedi bu oyunu
beklenmedik bir anda, bir yazi beliriyor ekranda, GAME OVER.
hayat dediğin nedir ki,
geçip giden otomobil ışıkları gibi anlaşılmaz,
ve gözleri kamaştırıp aklı bir yerlere götüren.
belki bir yarış kimin için ne zaman biteceği belli olmayan,
ama sonunda dinlenmek için yeterli sürenin verildiği.
bunalım takılan bünyelerin, hayatın anlamına dair yapacakları konuşmanın başlangıç cümlesidir. ''... bu gün varııız, yarın yokuz...'' diye devam eder bu.