kalemimi kırdım bu gece kendi ellerimle. sana, durma hadi git ona diye bağırdım sokağın ortasında. oysa içimden başka şeyler kopuyordu, aksine ben sarılmak istiyordum sana. tekrar saçlarını okşamak, o cennet kokunu içime çekmek istiyordum. bu sefer yüreğim engel olamadı dudaklarımdan dökülen cümlelere. gözlerim ise, hakimiydi yaşlarının. bu sefer ağlamadım seni görünce, güçlü oldum. yere yakın omuzlarımı havaya kaldırdım, dimdik yürüdüm sana doğru. bugün hayata aşık oldum ben. onu senden çok seviyorum artık. neden bilmem ama, hayatın içinde bambaşka bir hayat olduğun için seviyorum. sana yazacağım en güzel aşk cümlelerini ona yazacağım şimdi, gecenin bir yarısı telefonda ona okuyacağım şiirlerimi, ve sarılacağım ona doyasıya. bulduğum her obje ona ait olacak, bir duvar, bir yastık, çatal, kaşık neyse işte. sımsıkı saracağım onu. kokusunu çekeceğim içime. ve, ve o gün seninle dans ettiğim gibi onunla dans edeceğim. sen şu an başkasının kollarında, başka hayaller kuruyorsun. ben ise burada, tutmayan parmağımla sana sensiz satırlar yazıyorum. seni hala bu kadar çok sevmeli miyim diye soruyorum kendime, cevap yok. bu sefer engel oluyor yüreğim dudaklarımdan dökülecek cümlelere. sevmemelisin diyor can dostum, şişenin dibinde kalan son kadeh rakım. dile geliyor birden, benim boğazını yaktığımdan daha çok, o senin yüreğini yakıyor. sevmemelisin onu, unutmalısın diyor haykırarak. son bir yudumu daha alıp rakımdan, bir sigara yakıyorum. yine seni çekiyorum içime, zehirliyorum tüm vücudumu. biliyorum, bu kadar büyük sevmemeliydim seni, ya da bu kadar büyük sevdirmemeliydin kendini. hayata sarılıyorum şimdi, aldığın saat avuçlarımın arasında, olsun sevgili, o da bir obje değil mi hayata dair?. ve şimdi o gün gibi, fısıldıyorum hayatın kulağına. bu dansı bana lutfeder misin?