talihsiz olaylar dizisi şeklinde sıralanır. şöyleki;
mezun olduktan sonra aylarca iş aranır.
iş yok, kriz var, bari askerlik aradan çıksın diye askere gitmede karar kılınır.
yedek subay sınavı için sabahın 5 inde sol taraftan kalkması kaçınılmaz bir başlangıç yapılır güne ve yola çıkılır.
5.30 da ilk otobüse binilir otobüs yolun yarısında arızalanır.
7.30 da tuzla piyade okuluna varılır ve 1515. sıra ancak alınabilir.
sırayla içeri alımlar başlar ve 1514 numaraya kadar herkes çağrılır.
sıra 1515 e gelir ve komutan bu numaradan sonrakilerin 12 den sonra gelmesini söyler.
12 de nihayet içeri girilir ve 6 saatlik bir hengameden sonra sınav işlemi sona erer.
ebesinin nikahı olan tuzladan eve varıldığında saat akşam 21.00 sularıdır.
askere gitmeye 10 gün kala 3 ayrı yerden iş görüşmesi daveti gelir. (işte bu hayatın atardamarlarına küfür edildiği andır)
-hayat benle niye dalga geçiyorsun abi yüz lira borç ver
+niye hacı abi
-bursaya gitmem lazım cayır cayır çağırıyorlar
+paran yok mu lan
-yok abi valla yok sıkıştım kaldım kömürlükte
+bırak bu numaraları
-ayaüstü dikildim bari yol parası tosla
+tırmala tırmala
-boşuna hayat benimle niye dalga geçiyorsun dememişler sana
+ehehehe öyledir yiğidim
-...
+zamansız veririm zamansız sevindiririm bu da benim şanımdandır
-...
insan hayata ne küfreder? cünkü umduklarının yerini hava civa verir de ondan. hayat insanla neden dalga geçermiş gibi yapar?
cünkü insan ne kadar tecrübelense de ne kadar kaşarlansa da gölem maya tut calmaya kalkar ya tutarsa diyerek.
peki ne alır? affedersiniz babayi alır.
bir senaryo mantıklı olabilir ama hayatın mantiği yoktur ve hayat yine yeniden senoryonun dişina cikar.
golluk su cekersin top taça cıkar. hem de aleyhine. mantiğini kullanırsın esek camura bir kere düşer dersin ama yine camura düsersin.
esek değilsindir elbette ama alınyazısı diyip omuz silkersin.
why me lord dersin. karamzovların ortanca kardesini ziyaret eden kendi hayalin mahsuru bir varlık gelir ve sana unuttugun kendi mamulun olan seyleri terennum eder.
yüzüne ıslak havlu sürersin o hayal gitsin diye. ama nafile. hayal oldugunu bilirsin. ama def edemezsin.
golyati deviren davut misali devririrsin hayali. güc belada olsa ama memelket dolmus golyatla biter mi golyatla sözünü aynen yasarsin.
ne yaparsin peki? bir kadeh sampanya doldurursun su dizeleri terennüm edersin anna ahmatova'dan;
Yıkılmış yuvama kaldırıyorum kadehimi
Kin, öfke dolu hayatıma
Yalnızlığına ikimizin
ve sana kaldırıyorum.
Yalanına bana ihanet eden dudaklarımın
Gözlerindeki ölü soğukluğuna
Hayatın bu kadar acımasız, kaba oluşuna
Ve kurtarmamasına bizi tanrının
ondan sonra gerisi gelir gün doğar ve batar, gunler ahenkle değisir.
fidanlar geceleri ayciceği olur,sadece ufacık bir günde, gunes dogar ve batar
yillar ucar gider ve bu ilahi komedya sürer gider.
endrin'in canına tak etmiştir ve tekrar interneti açtırmak için başvurur. aradan 4 gün geçmesine rağmen bağlanmaz ve 5. gün cumartesidir. Sabahın köründen itibaren türk telekomun her kademesi aranır, kah bağırılır, kah medenice rica edilerek artık bokunun çıktığı söylenir, netin bağlanması rica edilir..
En sonunda bir bayandan bağlamaya gelecek teknik servisin numarası alınır, burayı sürekli arayın servise gidip geliyorlar arada yakalarsanız açtırabilirsiniz rica edip denir. Her beş dakikada bir redial'e basmaktan endrin'in başparmağı artık nasır tuttmuştur ve oda ne rediale basar basar bir ses gelir..
+alooooğ
-türk telekom teknik servisi misin ? *
+evet abi buyrun..
-a..na koyim, 5. gün bugün hala bir internet bağlayacaksınız, sizin yapacağınız işi s...yim ben. böyle mi sizin müessesecilik anlayışınız ! *
+adres neydi abi sizin ?
- ali botancı sitesi..
+şu an ordayız abi, aşağıda telefon kutusunda sizin internetinizi bağlıyoruz, telefonunuza paralel taktıydık o yüzden bizimle konuşabiliyorsunuz.
- (bkz: külliyen kilit mavi ekran)