hayat acı

entry1 galeri0
    1.
  1. Hiç acı paylaştınız mı?
    Hayatınızda bir kere durup kendinize “ben ne yapıyorum” diyip silkelendiniz mi?
    Çok nadirdir yaptığınız, aslında çok acı çektirmişsinizdir.
    Bir insanı sevmekle başlıyor her şey… Onu seviyorsunuz arkadaşı olarak yanında duruyorsunuz. Bazen bir erik ağacından beraber çaldığınız erikleri yiyor, bazen de beraber oynadığınız istopla mahallede sesler çıkartıyorsunuz.
    Ben lacivert rengini seçiyorum sen ise hep siyah-beyazını…

    Küçüklüğümden gelen bir alışkanlıksın aslında…
    Sofraya oturup bereketi sofrada kalsın diye çektiğim besmele, sabah kalkıp yüzümü yıkadıktan sonra baktığım aynaydın…
    Kimi zamanda tren garında el salladığım bir yolcuydun. Adını koyamadım bir türlü içimde, seni alıp kalbimin bir köşesinden bir köşesine taşıyorum. Hatta bazen içimden “sesini çıkarma anlamasın” diyorum. Söz dinliyorsun arada!

    Kasım ayındayız… Sonbaharın son demleri yarı açık-yarı kapalı havalarla hayat bizi nereye götürürse gidiyoruz. Bir şeyler içimde birikiyor, derdimi anlatamıyorum kimseye. Ben bile kendimi niye bu kadar üzdüğümü bilemezken ne diyeceğim ki?
    Neye sıkıyoruz şu hayatta canımızı?
    Akmayan trafiğe, ters giden işe, size takmış olan müdürünüze, isteyipte alamadığınız bluza ya da sizi hatırlamayan dost dediğiniz sahtekârlara, sevipte karşılığını alamadığınız sevdiğinize ya da olmayan hayalinize…

    Çok sebebimiz vardır. insan kendini üzmek istesin yeter dimi?
    Sabah bir sis çökmüştü buralara, içine alıyor insanı kayboluyor. Sanki hayatla saklambaç oynuyor gibiyim. Sisin içine girince sanki zaman-hayat ikilisi benim için duracak geliyor. Sonra güneş teyze gelip “kandırma kendini hayattasın” diyip yine aynı telaşın içine bırakıyor.
    Dağınık bıraktım bugün iş yerimi, odamı, kendimi… Önyargıları kaldırmak amacına… “Beni seven neden böyle sevmesin” dedim içimden. “Beni bilen biliyor bir de bu halimi görsün “dedim.

    Kimseyle konuşmak istemiyorum bugün, kulağımda dinleyebileceğim milyonlarca müziğin olmasını bir otobüste bilmediğim ve cam kenarına bağdaş kurup kafamı cama yaslayıp dışarıyı seyretmek istiyorum. Kulağımda çalan şarkı bazen “yanımda bile uzaksın/nasıl dayansın gönül” diye soru soracak, bazen de “sevdanın rengi” diyip teker teker renkler vereceğim sevdiklerime… Kırmızı görünce annemi, lacivert görünce arkadaşımı, siyah –beyaz görünce de seni hayal edeceğim. Kızıyorum size içimden, sövüyorum ara-sıra yokluğunuza… Diyorum “bir gün benden şikâyet ettiğiniz ne varsa özleyeceksiniz” diye…
    Göç ettiriyorum size de benimle birlikte uzak diyarlara…
    Bazen yoruluyorum yenik düşüyorum, o zamanda göz kapaklarım yardımıma koşuyor. Yavaştan indiriyorum ve hayalimde yaşatıyorum…

    Kulağımda çalan;
    “Ferhat Göçer – Kalp kırılsa da sever”

    12.11.2010
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük