bilinçaltıyla ilintili olduğunu belirterek başlamak yerinde olacaktır.
insanlar yaşadıkları, yaşamak zorunda oldukları ve karşılaştıklarını sürekli farkında olmadan bilinçaltına atar. insanlar bu karşılaştıklarını nasıl algıladıysa, o boyutta bilinçaltında tutar. bu atılan olumsuzluklar özellikle sıkıntılı zamanlarda insanı "ölmek istiyorum bee" seviyesine taşır. bu yüzden siz bilinçaltınıza ne verirseniz, o da size onu çıkarır.
eğer doğduğunuz ilk andan öleceğiniz son ana kadar gördüğünüz, duyduğunuz, bildiğiniz, karşılaştığınız her şeyin depolandığına inanmıyorsanız, bu söylediklerimi önemsemenize gerek yok.
ayrıca bilinçaltı bilinçli olarak algılanamaz. normal durumlarda rüyalarda, ruhsal hastalıklarda sanrılarda, ruhsal sağaltımlarda hipnozla algılanabilir duruma gelir.
büyük ihtimalle parasızlıktandır. aşksızlık falan hikaye. paran olsun bak nasıl aşk, arkadaş vs. doluyor etrafın. bal kokusu almış arılar gibi toplaşmazlarsa terbiyesizim. ondan sonra otur izle olanları tüm sıkıntın uçar gider. kuş gibi olur hafiflersin.
hep insanların konuşması onun dışında başka canlılarla muhabbet edilememesinden kaynaklanan durumdur. kötü mü olurdu yani şimdi bi sibirya kurdu ile votka muhabbeti yapıp iki tek atsaydık. ya da bir kanguruyla sidney'deki gece hayatından konuşup alemlere aksaydık.
kendine dair aradığı cevapları hayatı dahilinde bulamayacağını farkeden ve bu gerçekle sonu beklemek çaresizliğinde kalan insan önermesi. bi mucize belki ha, umudu yitirmemek lazım.