etrafınızdan yakınınızdan birini kaybettiğinizde mezarlığa gidip onun gmülme anıdır.hele birde tabuttan çıkarılıp kefenle toprağa konma anı vardır ki işte o an anlarsın birçok şey için boşa çabalayıp boşa üzüldüğünü. bomboş gelir herşey.
gecenlerde bunu dusundurecek bir hadise geldi basima, herhalde hayatin ne kadar bos oldugunu daha iyi anlayamazdim.
bir anne kus evin disindan gecen su borusunun ustuyle catinin hemen altina yuva kurmus, ve yumurtlamis. bir sabah disaridan gelen kus sesleriyle gecinilmiyor, cikip bir bakayim dedim. bir de ne goreyim, 3 tane yavru kus yuvalarindan dusmus. biri zaten oracikta olmus. ikisi yasiyordu. hemen google'a yavru kus bulununca ne yapilir diye yazdim. (ingilizce tabi. turkce yazsan bir sey cikmiyor.) adamin biri boyle bir durumda kuslari yuvalarina geri koyun diyordu. anneleri gelip bakar onlara diyordu. yuva epey yuksekte oldugu icin onu denemedim. arastirmaya devam ediyorum. bir yerde, kuslari bir sepetin icine koy ve yuksek bir agac dalina as diyordu. anneleri gelir bakar onlara diyordu. bunu yapabilirim dedim ve yaptim. arada bir bakiyorum kuslara gik yok. anne falan yok. baba hic yok. bir gun beklesinler bari dedim. oteki sabah gittim yanlarina, kuslardan digeri de olmus, sadece biri yasiyordu. o da can cekisiyor. dedim bari google'a bir daha bakayim, su kusa nasil ve hangi yemekten verecez. hafif sivi yumurta sarisini agizina damlatin diyordu. oyle yaptik. bu arada oteki kusu gomeyim dedim. ilk kusu zaten hemen gommustum. neyse, oteki kusu sepetten cikarttim, gomecegim alanin oraya gidiyordum, bir baktim ki daha onceden hic gormedigim 7-8 cesit bocek sepetin etrafinda toplanmis, haril haril kosturuyorlar. birkaci olu kusun uzerinde dolaniyor.
ulan dedim, demek buymus hayat, yuvandan yere dusup annesiz kaliyorsun, olunce de bocekler gelip seni yiyor. dusundurucu.
cok onceden de bir arkadasim soyle demisti, halen bu sozleri dusunup kendimi motive ediyorum.
hayatin, beklenenin degil, gelip gecen oldugu farkedildiginde, ne kadar bos oldugunu anlarsin.
*heyecanlı kurşun http://4.bp.blogspot.com/...anl%C4%B1+kur%C5%9Fun.jpg
televizyon izlemiyorum, haberleri ise hiç!...
ama dün akşam yanılıp şaşıp şöyle bir baktım.
4 yaşındaki bir kız çocuğunun, komşunun düğününü izlerken balkondan, bir serseri kurşunla can verdğini duydum. ateş eden ise bir kadınmış. 'düğünün neşesiyle ''heycanlandım'', kocamın silahıyla havaya ateş açtım, pişmanım' gibisinden bişeyler demiş.
evet, hz. isa doğalı neredeyse 2010 yıl oldu, ama biz yontma taş devrine bile geçemedik sanırım ki, bu odunlar... hala odun.
ve başka bir olay daha, ve en az bu kadar acı.
'orta yaşlı' bir akrabam yakın sayılan bir geçmişte, depremlerin oluşma sebebini 'dünyanın bir öküzün boynuzu üstünde durmasının' sebep olduğunu söyledi. *
'sahiden böylemi düşnüyorsun?' dedim.
' ne bileyim, emmicik öyle dediydi, yaa!!' diye cevap verdi.
velhasıl kelam
biri 'heyecanlanır' birini öldürür, diğeri 'emmicik' dediği zırtapozu kıçıyla dinler.
iyimser olmak istiyorum; lakin bazen beceremiyorum. Ve kim bilir ben, en son ne zaman zevkle güzel bir şeyler çizdim. * http://4.bp.blogspot.com/...anl%C4%B1+kur%C5%9Fun.jpg
olmayandır. sıkıntıya ya da çaresizliğe düşebilirsin ama hayata boş diyebilmek için olmamak gerekir. oysa varsın, buradasın ve hayat doludur. ne kadar dolu olduğu ise şahsın kendi baktığı yönden belli olur.
"herşeyim" dediğiniz insanın sonsuza uçup gitmesidir... bir gün kalabalıklar içinde bir bankta oturup, insanların koşuşturmacalarını izlerken neden ve n'içinler ve bu koşuşturmacaların anlamı sorgulanır... dakikalar, aylar, yıllar; koca bir yıl biter "ne sıkıcı ve ne keder bu heyhat... yine açılıp saçılmışsın be dünya, etrafımda ışıl ışıl yanan kor tanesi bulutların, bir rakkase tadında kıvrımların ama bir o kadar da hoyrat prozac etkin ne tuhaf.... ne tuhaf ki anlamsızlık hissedildikçe ince bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşmekte" düşüncelerinde boğulurken hissedilen ve anlaşılan anlardır...
kendisi sıkıntılı bir hayat yaşamasına rağmen elindeki kısıtlı imkanlarını ailesi ve sevdiklerine adamış bir tanıdığınızın öldüğünde, kişinin geçmişinde ve öldüğünde aslında hakettiği değeri hiç görmediğini anladığınız anlardır.