Hayatı bir kaplana benzetebiliriz. Otların arasında avını bekleyen kaplan görülmez, kürkündeki çizgiler otların arasında ışık kırılması oluşturur ve avı tarafından görülmesini engeller. Hayatın kırılma noktası işte bu ışık kırılmasıdır. Şimşek gibi avına saldırır ve galip olur.
Seneler önce bir rüya görmüştüm; istanbul / ayvansarayda haliç köprüsünün bacaklarına tırmanan merdivenlerde adamın birini öldürdüm. hayatıma anlam katan kişi sayesinde her rüyamı anlamlandırmaya çalışıyorum ama o rüyamın anlamını bulamamıştım. Aradan 8-10 sene geçmesine rağmen çözemedim o rüyayı, geçtiğimiz günlerde acı bir ayrılık akşamında oraya gittim; uzun uzun baktım merdivenlere, sordum kendime ;ben burada kimi öldürdüm? diye. Sonra buldum; ben orada içimde ki kötü adamı öldürdüm.
artık kötü düşünmek yok, kötülük yok,mutlu olmak için mutlu etmek felsefesine hayat verdim o kötü adamı merdivenlerden aşağıya atarken. Çok da iyi ettim.
hiç beklenmedik bir anınızda yüz üstü kaldıgınız zamanlardır. işinizde gücünüzdesinizdir, herşey görünüşte gayet yolundadır. ama sadece görünüşte. gün gelir herkes yüzlerindeki maskeleri çıkarırlar, gerçek yüzlerini görürsünüz. dostum dediğiniz ekmeğinizi paylaştığınız insan tekmeyi basar, yüzünüze bakmaz, selam vermez. başarılıyım dediğiniz yerde en başarısız olduğunuzu farkedersiniz. işte o zaman dersiniz işte hayatımın yolu değişti. madem bu kadar acıymış hayat , madem bu kadar acıymış, madem bu kadar sahteymiş, madem bu kadar pazarlık doluymuş. şimdi öğrendim oyunun kurallarını dersiniz. kaldığınız yerden, sürünerekte olsa doğrulur, küllerinizden doğarsınız.
birinci dereceden yakının ölümü, uğruna her şeyi ve herkesi karşınıza aldığınız insan tarafından yaşatılan hayal kırıklığı, ölümcül bir hastalığa yakalanmak vs.
artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını iliklerinize kadar hissettiren noktalardır.