aşık olmanın hayata yansıyan yönüdür. sevgili, hayata o kadar renk katar, o kadar anlamlandırır ki kişiyi ''ben daha önce nasıl yaşıyordum'' , ''neden daha önce çıkmadı ki karşıma'' şeklinde düşüncelere sevk eder. onunla her şey iyi giderken olup biten hiçbir kötü olaya üzülünmez fakat onunla her şey kötüye giderken isterse hayattaki her şey mükemmel olsun kişiyi yine de mutlu etmez...
her kelimenin, her ismin sevilen kişinin adını çağrıştırmasıdır sevgilinin hayatın anlamı olması. bazen abartıp martı seslerini bile sevgilinin tatlı bağırışlarına benzetmektir.
kötü tarafı ise bir gün bırakıp giderse kişinin hayatının anlamını yitirmesi, her şeyin boş gelmesi akabinde depresyona süreklemesidir. ama hiç terkedip gitmeyeceğini bilmek varsa işin içinde işte o hayatta yaşanacak hiçbir kötü taraf yoktur...
dogru kisiyse eger hayatın bütün anlamını silebilecektir bir anda, hayat dediğin olgu neslin devamı ise zaten, gelis amacımız dunyaya budur; yani ask.. bu yuzdendir ki olaya hayatın anlamının sevgiliden ibaret olması olarak bakmamak gerek. zaten sevgi hayattır. ve hayat bundan ibarettir. evet dogrudur vakit kayar devamlı sevgiliye ugraslar azalır ve hayat sevgiliden ibaret olur. ama ne mutlu hayatı sevgiliden ibaret olana, bulmus hayatın anlamını. tren kullanmayı ogrenmek, motorla hız yapmak, daha iyi gitar calmak yada 2 yeni dil ogrenmektense bütün hayatımı sevgilime adayıp bu kalıba girmeyi tercih ederim ki denilene göre yazıktır da bana.*
hayatın anlamının aslında sevgili olmaması durumudur. sevgili bir paravandır. aslında hayatın anlamı sevgiliyle yasanan güzel anlar yasanan mutluluklar ve huzurdur. sevgili bu yolda bir aractır.