hayallerim askim ve sinema

entry5 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. seneler önce lisedeyken (lise 1) siyah saçlı, mavi gözlü benden kısa bi kıza çılgınlar gibi aşıktım. o zamanlar içine kapanık çekingen bi adamdım ve bu sebepden dolayı kıza bi türlü açılamıyodum fakat ona karşı öyle derin duygular besliyodum ki bi gün okul çıkışı bütüm cesaretimi toplayıp yanına gittim ve "şey yaa, bu cumartesi benimle sinemaya gelir miydin, ordan da bhu (bkz: bolulu hasan usta) ya gider sütlaç yeris" dedim. dedim ve derin bi sessizlik kapladı ortalığı, bi kaç saniye sonra "peki hangi filme gitçez" dedi, ben de "hehe, deliyürek (bkz: bumerang cehennemi)' e gitçez yusuf miroğlu oynuyo, vurdulu kırdılı, çok şahane bi filim" dedim. o kadar mutluydum ki, onunla böyle bir konu hakkında muhabbet ettiğim için, birşeylerin ters gidebileceği aklımın ucundan bile geçmiyordu. ve ne olduysa oldu, o dünyalar güzeli kız bi cadı edasıyla bana "ay sen gerzek misin de öyle saçma filmlere gidiyosun be, zaten bu cumartesi ben emir'le buluşcam, hadi bay bay görüşürüz" dedi ve arkasını dönüp uzaklaştı. ben öyle cacıklık hıyar gibi kalakaldım okulun bahçesinde. aşırı derecede yıkılmıştım, üzülmüştüm. o can sıkıntısıyla amaçsızca dolaştım sokaklarda ve deliyürek'in oynadığı sinemanın önüne geldim, içeri girip afişlere ve fotoğraflara baktım, sonrada dört buçuk matinesine bi bilet aldım, film başlıyana kadar sinemanın karşısındaki turşucudan bi bardak turşu suyu alıp içtim ve içieri girip salondaki yerime oturdum. ilk önce reklamlar, sonra da film başladı. "oh be arkadaşım o ne büyük bi hayal gücü, o nasıl bi teknik yav şahane bi filmdi o be! aabi o yusuf miroğlu'nun cesareti neydi öyle ha, "ulan" dedim kendi kendime "bende şu deliyürek'teki cesaret ve silah kullanma tekniği olsa, gidip o sevdiğim kızı elimden alan "emir" denen kerizi öyle bi sopalardım ki, bi daha hiç bi kızın yanına bile yaklaşamazdı." çocukmuşuz işte aabi ya, nelerden etkilenip neler düşünmüşüz, beyazperdeden, hayal ve gerçeğin birbirine karıştığı o dünyadan neler öğrenmişiz neler unutmuşuz.
    13 ...
  3. 3.
  4. genelde seyrettiğim her filim bana ömrümün bir dönemini, yarım kalmış bir aşkı, suya düşmüş planları ve pişmanlıkları hatırlatır. mesela batman beyond filmini seyrettiğim dönem benim lise yıllarıma denk gelir. o aralar en avare günlerim, dersler kötü, evdekilerle aram cacık gibi, gelecekle ilgilihiçbi planım yok ve de en fenası bangır bangır kızın tekine aşığım. ben kızı seviyorum ama kızın benden haberi yok, eh ben de çekingen bi adamım, derdimi kimselere anlatamıyorum, neyse aabi bi gün sınıfın önde gelenleri bi organizasyon yaptılar, on onbeş kişi buluşup bi cumartesi batman'i seyretmeye gittik, tabi bu grubun içinde sevdiğim kız da var.
    benim derdim o kıza yakınlaşmak ve onunla bişeyler paylaşabilmek ama ne mümkün be birader, basket takımında oynayan iki tane yarma var, kıza nefes aldırmıyorlar. sinema salonuna girdik aldılar kızı ortalarına, vıdı vıdı fiskos fısırdaşmalar kukurdeşmeler, ulan filmi mi seyredeyim benim kızı mı kolluyayım şaştım kaldım. neyse arkadaşım yaa, o caanım filimden de bişey anlayamadım zaten, kafam da bozuk filimden sonra tutdurdular hepberaber gidip gezelim diye, "ya siz gidin ben gelmiyom" dedim, nolur bizle gel diye ısrar da etmediler zaten.
    tam arkamı döndüm ordan uzaklaşıyordum ki arkamdan bi kızın seslendiğini fark ettim. döndüm ve gözlerime inanamadım, bu oydu, benim sevdiğim kız. "lütfen gitme, bende seni deliler gibi seviyom" diye bağırıp, kolları açık bi şekilde bana doğru koşuyordu, ben de kollarımı açtım ve bütün gücümle haykıra haykıra ona doğru koştum. bütün bu olay bikaç saniye içerisinde ağır çekimde oluyomuşçasına yaşandı, sanki ucuz bi aşk filminden bi sahneyi canlandırıyomuşuz gibiydi.
    birbirimize sarıldığımızda ikimizde hıçkıra hıçkıra ağlıyoduk, onu sakinleştirmek için saçlarını okşadım, gözlerinin içine baktım ve eski amerikan filimlerinden bi kaç sahneyi anımsatacak bi şekilde onu uzun uzun dudaklarından öptüm... ya hayır öpmedim, yalan söylüyorum sizlere, böyle bişey olmadı, yani olmasını isterdim ama olmadı. şey yani, filim çıkışı kimse peşimden koşmadı, o gün tek başıma yürümüştüm sokaklarda, hatta sevdiğim kızı unutmak için akşamüstü batman filmine bi daha gitmişdim, filmi o kadar beğenmiştim ki sinema çıkışı duvarda asılı duran batman afişlerinden birini asılı olduğu panodan araklamak istemiş ama cesaret edememiştim.
    işte bu tip cesaretsizlikler bana ömrüm boyunca çok şeyler kaybettirdi. gerçek dünyadan kaçıp hayal alemlerine, sinema salonlarına, bilim kurguya sığındım. yav ben ne yaptım be, ulan şeytan diyo ki amına koyayım, batman gibi giyin koş sokaklarda..
    3 ...
  5. 4.
  6. 5.
  7. kücüktüm o zamanlar, sekiz yaşında felandım. yazları annem kardeşim ve ben gaziantep'e dedemlerin evine giderdik. ömrümün en güzel günlerini ve en kalıcı anıları bu evde geçti benim. nedendir, niyedir bilinmez ne zaman eski bir yerli film seyretsem işte o evi, dedemi ve antep'in tozlu topraklarını hatırlar, bir garip olurum. dedem (rahmetli nur içinde yatsın) koca göbeği, pala bıyığı ve beyaz saçlarıyla hep hulusi kentmen'i anımsatırdı. çok tonton çok babacan bi adamdı. dedem taa zamanında izmir'de ticaretle uğraşırken amerikalı bi deniz subayından 59 model bi şavrole impala almış ve ona gözü gibi bakmış. hoca çok klas, harika bir arabaydı o yaa.. bazen dedem beni o uçak gibi aletle gezdirirdi de kendimden geçerdim. geçenlerde uyduruk bi kanalda muhteşem bi yerli filim vardı. ayhan ışık, belgin doruk'u aynı model impala ile evinden alıp sahil kenarında gezdiriyo ve ona olan aşkını ilan ediyo felan, aabi bi garip oldum., sanki çoktandır kaybettiğim bir şeyi bulmuş gibi sevindim. hopladım, zıpladım, bi süre kendime gelemedim.
    "vay beeea ayhan ışık'la bile ortak bir yanımız varmış" deyu inceden inceden keyiflendim..

    sonuç olarak demem şu ki, ben anıların gölgesi altında yaşayan bir adamım.. aslında hepimiz öyleyiz ama benim gibi duygusallığı kendine alışkanlık edinmiş adamlar yaşadıkları en ince ve en uyduruk ayrıntılara bile gereğinden fazla önem verirler hele hele sinema gibi yaşamımıza yön veren bir kavram, hayatımızın her dönemeine damgasını basmışsa ben daha sizlere yüzbinlerce sayfa yazı yazabilirim. anılarımın senaryoları farklı olabilir ama hepsinin başrol oyuncusu da, setçisi de ışıkçısı da, kameramanı da benim..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük