herhangi bi insanın hayal kurmadaki basarı ya da basarısızlığı şizofreniden ayrılan kısmıdır; çünkü bi şizofreni hastası da hayal ürünleri ile yaşar..
yani, hayal kurmak sadece hayal kurmak ise; yaşam içinde cehennemi yasamaktan öteye gecememektir. kurulan hayallerin gercekliği ya da gercege yakınlığı insanı, bireyi yaşama iten ve güç katan olgunlugu gösterir.
hayallerin gercek kalıntıları ertelenmiş kimi yaşantıları içerir..bi sevgili, bi aile kurma isteği yahut sevilen bi insanla arzu dolu bi gece gecirebilme umudu..ve evet, hayal umudu yeşerten yaşam ifade..
peki, bok gibi ölmek?
hayalleri içinde mutlulugu aramış ya da bulmuşluk..sadece hayal kurmak, denilen şey. yani, uyurken, otobuste iken, masa bası bi işte ya da ders sıraların üstünde ögüt veren bi patronu dinlerken, iyi konuşan bi ögretmenin ders anlatışını izlerken arzu ile bastırılmış duyguların izlenimleri benin içinde tilki misali gezerken yaşama ve kişinin kendisine bir kez daha belki bi çok kez defa, 'keşke' ifadesini eklemesidir..
ne yapılabilir?
gelecek kaygısını bi kenara bırakıp, umudun yeserdiği yere hayalleri ie gidilmesi gerekir..kişinin ne ailesi, ne cevresi ne de arkadasları günün birinde bok içinde öldüğünde kişinin üstüne atacagı iki topraktır yanında oluşlarının nedeni. işte bu yüzden, kurulan hayallerin yarım kalmaması adına ve ertelenmiş hayat içinde keşkeler ile bi ömür cürütmemek için ne pahasına olunursa olunsun, hayallerin peşinden gitmek gerek..
yoksa son; sallanan bi sandalye üstünde eski tozlu anılara bakarak kalmış bi iskeletten ibaret olmayacak.
sürekli hayal kuran kişinin düşeceği durum. bir de hiçbir girişimde bulunmayıp , hatta sayısal loto bile oynamayı zengin olma hayali kuranlar vardır ki bir tuhaftır. şimdiden söylüyorum mısır'da ki hala muhabbeti dizilerde olur.