--spoiler--
hayallerde sınır yoktur. siz sınırda takıldığınız zaman; bir başkası o sınırı rahatlıkla geçmiş olamaz mı? bilinmeyenlere doğru giderken; düşündüğümüz veya düşüne bildiğimiz kadar hayallerimizde ilerleye biliriz.
--spoiler--
bazen en çok mutlu edendir, bazen de en çok acı veren. eğer ki hayallerinin gerçekten bir hayalden öteye gidemeyeceğinin farkındaysan canını yakar, hem de fazlasıyla.
insanın geleceğini devamlı yenileyip yansıtan eylemdir. insanların hiçbir sınır gözetmeksizin hepbirlikte yapabildikleri sosyal paylaşımıdır. kainatın tasarımcısı* bize hayayal kurmak için düşünce yeteneği verdi ve bizde kurulu kainatın sınırlarını hayallerimizi gerçekleştirerek zorluyoruz..
Edit piaf:) eklemek gerekir; insanlar kuşları gördü ve uçmayı hayal etti. hazerfen bunu denedi ve uçtu... bundan sonra hayal gücü ortaya çıktı ilk önce hızlı giden 2 kişilik motorlu derken sesten hızlı uçak yaptı insan oğlu :) ..
insanların istediği bir durumu kimsenin haberi olmaksızın beyninde tasarlamasıdır. Dünyanın en saçma düşünceleri hayallerin gizli dünyasında gizlidir. Şu anki teknolojinin hepsi hayallerin ürünüdür. Hayaller insanların iç dünyasının aynasıdır. Hayaliniz sizi sevindiriyorsa yeniden doğarsınız. Hiç bir hayalin sonunda üzülmeyiz.
herkesin kurduğu şeydir. daha da ilerisi içinde yaşamaktır.
2. şıkkı gerçekten zordur. sadece hayal kurmaz yaşarsınız. ve güzel eyle değil acı şeyleri de kurarsınız. biraz daha ileri gitse ki gedecek şizofren olabilirsiniz. en iyisi fazla hayal kurmamak daha doğrusu hayallerin içinde yaşamamaktır.
sikindirik ceketimi karlar bombalarken, mesudiyeli mesut gibi felçli adile naşit'in sıcak ayaklarına yüz sürmek gibi bir şey sanırım.
çamlıca lisesi binasından olurken kafama çarpan hababam sınıfı sırası gibi demireden ağır öyle.
sirke mi, yoksa limon mu diye tartışırken ölmek,
ne bileyim, sikindirik bir salon-yeşilçam filminin iletkenliğinde,
öyle arabesk bir senaryoda göçüp gitmek sanırım.
ölenlere imrenmek sanırım en güzel hayal.
bu benim dünyaya ilk gelişim,
yıkarak saltanatını koca fatihin.
kundakla kefen arasında bir gün,
"istanbul, istanbul..." deyişim.
"merhaba kızkulesi", "merhaba eyüp sultan",
kanlıca, şehremini merhaba...
bir istanbul esiyor çocukluğumdan,
ekşi bozalı, arnavut kaldırımları lâpâ lâpâ.
yuşadan mı okunur o ezanlar, hırka-i şeriften mi?
komşularımız kaptanlar, malta taşlı ikindilerden kalan.
hâlâ o beyaz gergeflerde mi?
bir tarihi gömmüşler karacaahmetinde üsküdarın,
sanki çarşaflı kadınlar mercan terliklerinde unutulan.
duyûn-u umumiye emeklisi faytonlar,
hâlâ bir sonbahar acıbademde,
cuma selamlıklarından beri saraylılar.
merhaba beylerbeyi, merhaba sultanselim,
merhaba iki gözüm istanbulum, merhaba...
aşı boyası sokaklarında ne mevsimler eskimiş,
sakalsız saçlar kestirdiğim ince boncuklu berber dükkanları.
kapalıçarşı bakırcılar, lâcivert mayıslarda köprü altları,
ve boğaziçinde şirket-i hayriye duman duman..
nerdesin o istanbul, nerdesin...
hani çıkrık seslerinde mehtapları dinlediğim,
mediha teyzelerin leylâk bahçeleri,
büyükbabamın kuvay-ı milliye hikâyeleri.
hani tahta tekerlekli arabalarım.
hani bayram yerlerinde unutulan asude çocukluğum.
gene bir başka istanbuldu bir zamanlar kafesli ıtırlarıyla,
beyaz başörtülerin lâvanta çiçekli öğleden sonralarında ıslanan.
açılır kapanır iskemlelerinde uzun çarşının,
istanbulu taşırdı bakır siniler.
sultaniyegâhtan bir hıdrellez mesiresi,
sessiz sadâkat şarkıları söylerdi.
haliç vapurlarında söz kesilmiş tazeler.
hey yavrum hey...
burunbahçe dalyanında istanbulu çekerlerdi denizden,
islatmadan...
kaç bayram mendili geçmişti elimden çeyiz sandıklarının.
bütün uykularını koynuma alıp uyurdum istanbulun.
rüyalarımda hâlâ o günahlar uyanır,
hiç geçemediğim sokaklarında işlenen.
Bu hayatta yapabileceklerimiz ve yapamayacaklarımız vardır. Yapabileceklerini insan yapar fakat imkansız olan yani yapamayacağı şeyleri düşüneceği zaman devreye hayal girer. Hayal aslında yapacaklarımızın bir teminatı da olabilir.
Ve sadece kişiye özeldir. Başkalarının anlamasını beklememelidir.
Profesyonel dilencilerle röportaj yapmışlar ve sormuşlar: "En büyük eğlenceniz nedir?" diye. Onlar da cevaben "Kumkapı'da meyhane kapatıp-sabaha kadar eğleniriz (!)" demişler. Düşündüm... Ne diyeceklerdi? "Paşalimanı'nda Boğaza karşı çay içeriz!" mi veya: "Dede Efendi dinleriz!" mi diyeceklerdi? Her gün insanları kandırarak yaşayan, para kazanan birilerinde Allah Boğaza bakıp keyif alacak kafa bırakır mı? Onlara o keyfi nasip eder mi? Para gelişine göre, ya zihin açar ya da zihin köreltirmiş! Su kirli olmayabilir, ama geldiği kanal veya tesisat bozuksa, su da kirlenir ve seni de kirletir