mücadele verip de hayallere ulaşılamayan ve sadece idare edecek ama asla içe sinmeyecek bir mutluluk için kıpırdanmaların olduğu hayat denilen aptal süreçte vazgeçilmez olan, başkalarının hayallerine ulaşmasını izledikçe daha da artan olgu.
en basitinde 20- 30 yaş arası bir kadını hayatımda isterdim. benden yaş farkı var diye uzaklaşanlar oldu. dün benden 3 yaş küçük arkadaşım 22 yaşında bir kızla el ele tutuştu oturduğum masada. zaten maşallah aşka ve sekse doydu, kızların yoğun ilgisi sayesinde. bu yaş farkının ve dış görünüşün fark edilmesinin algıda seçicilik olduğu söyleniyor. bu algıda seçicilik değil işte, kızlar yakışıklılarla çıkıp yatıyor ve beni yaş farkını bahane edip siktir ediyor.
bu hayata da kadınlara da anlam veremiyorum. böyle giderse de asla anlam veremeyeceğim.
son aylarda kendimi bir erkege paspas yaptım.
yani soyle gorusmek istemiyorum dedi, gorusmek istedim ısrarla.
konusmak istemiyorum dedi, konusmak istedim ısrarla.
gururlu, kendinden emin bir kadının yapacagı seyler mi bunlar?
ben sadece cok ozel bi sey yakaladıgımızı sandım salak gibi ve bunu kaybetmemek icin cevirmeye calıstım kendimce.
gene hayal gucum fazla calısmıs tabi, ortada iki kisilik bir ask, bir paylasım, bir anlam yokmus.
velhasılı birkac gun once bir ılkokuldan erkek arkadasımdan mesaj geldi. ben ilkokuldayken bu arkadasım, baska bir arkadasımla kavga etmisti benim icin. cocukluk anıları. velhasılı ilkokulda benden hoslandıgını biliyordum.
velhasılı birkac gun once beni beyoglu nda gormus, yanıma gelip konusmak istemis, ama utanmıs, gelememis. tatlış ya:)
kendi kendime dedim ki sen boyle degmeyecek adamlara kendini paspas yaparken bazı adamlara prensessin.
nasıl muamele gormek istiyorsan kendine oyle adamları sececeksin.
insanın ruhunu yaralayan deneyim çeşidi. Bu dünyada mutlu olmak isteyen umut ve hayalin saçmalık ve anlamsızlık dolu bu gezegende bulunmadığının farkına varmalıdır. Hayal ve umutları öldürdükçe ferahlarız. Başka bir şey düşünülemez.
Hiç beklemediğiniz bir anda, en güvendiğiniz kişi ya da en çok inandığınız hayal, avuçlarınızın arasından kayıp gider. Sanki zaman durmuş, dünya size sırtını dönmüş gibidir. O an, yalnızca sessiz bir acıyla dolu bir boşluk kalır geriye. Kalbinizde açılan o yara, derinlerde saklanan bir sızı haline gelir ve her hatırlayışta sizi yeniden sarsar. Bu acının içinden geçerken, kendinizi kandırmak ya da kaçmak yerine, ona sarılmak zorunda kalırsınız. Çünkü hayal kırıklığı, insanın büyümesi için ödemesi gereken bir bedeldir.
Hayal kurmak sonunda hayal kırıklığına, hayal kırıklığı da öyle kolayca atlatılamayan sıkıntılı bunalımlara yol açar. Siyaha yem olmaktansa grinin sınırlarında kalmak daha iyi.