aşık olunan kişi tarafından davet edilen yere gitmenin akabinde zat-ı şahaneyi bir kızla elele görmektir hayalkırıklığı. bu nokta da hayalkırıklığının büyüklüğü aşkının büyüklüğüyle doğru orantılıdır.
kişinin gidişattan yola çıkarak kurmaya başladığı hayallerin belli bir noktada gerçekleşmeyeceğini kesin olarak anladığı anda yaşadığı bozgundur. başetmek kolay mıdır? hayır...
bugün yaşadığım derin mutsuzluğun sebebi, 2 yıldır beklediğim iş ilanı sonunda yapılıyor fakat başvuru koşullunu 1.08 puanla kaçırıyorum.
Hayal; rekabet kurumunda uzman yardımcısı olmuşum maşım 3 milyar (eski YTL) falanmış.
Hayalkırıklığı; KPSS 5 puanım 85 değil, 83.920 imiş.
Kızdım sonra kendime, "ayda 3 milyar kazanmak" gibi bir hayâl...(!)yakıştıramadım kendime.
"dünyayı daha tahammül edilir kılmak" gibi ulvi şeyler olmalı hayâl.
her zaman yaşanılan ve her seferinde aynı şekilde uzun zamanla hayalin işe yaramadığını anlayıp bütün hepsini çatıdaki sandığa gömmekle biter.. eğer bir gün gücüne kavuşupta tekar geri alasın diye...
Hayal kırıklığı
bu mektubu alıp okuyorsan demekki hala bu evdesin.. peki ne halldesin umarım iyisindir umarım hayal kırılıkların yoktur hala.. yoksa varmı gitmedinmi hayellerinin peşinden herkes gibimi oldun ? hani bir gün mutlaka gideceğin yerler vardı hala vamrı yoksa ? beceremedin demi korkaksın hala içinde fırtınalar çıkarken sessiz kaldın hep yaptığın gibi .. yoo bu mektubu bir kere eline aldın sonuna kadar okucaksın.. ben senin yıllar önce çatıdaki sandığa attığın hayallerden sadece birisiyim.. hani hep yapıcam dediğin varya ama hep korktuğun sadece yalnızken kendi kendine söylediğin ama en ufak bir sallantıda bıraktığın.. şimdi söyle bana değdimi beni bir kenara itmene sanki hiç yokmuşum gibi yaşamaya değdiği ..
ağlıyorsun demi yine sesiz ama bir kere bile bağıra bağıra ağlıyamadın ne kadar zavallısın sen ne kadar çaresiz ve ezik .. hep katçın şimdi bu köhne evde tek başına yaşamaya mahkumsun sevdiğinede seni seviyorum demedin onu bile yapamadın..
aslında daha çok söylenecek söz var kırdığın hayaller için.. ama sana bu kadarı fazla bile şimdi git yalan dünyana.. yine sesiz ağla yalandan gül sevmediklerini seviyormuş gibi davran hatta eşine ona aşıkmışın gibi sarıl belki kendini kandırmaya devam edersim..
sana her koşulda güveneceğini söyleyen birinin sana güvenmemesi, seni ömür boyu seveceğini söyleyip sevmemesi gibi ümit verme ama icraat göstermeme durumlarında yaşanabilmesi muhtemel olgudur.*
insanın dünyasını bir anda zehir ediveren, içini karartan zaten zor olan umutları yiyip bitiren, ''sonunda kırılacaksa neden hayal kuralım ki?'' diye sorduran, yeni bir hayale bağlanana kadar insanı kurutan durumdur.
çaresi sanırım çivi çiviyi söker mantığıdır.
gerçek sanılanlar arasındaydı o da, kandırıyordu önüne geleni "gerçek"miş gibi davranarak. geride bıraktığı tek iz "hayallerdeki kırıklık"... bir gün... bir gün aralandı gözlerdeki perde, ve ışık doldu o köhneleşmiş kuytu karaltıya. ne yazık ki gelen ışık da cevap olamadı sorulara. o aydınlık ki, ışıltısıyla önce kör etti gözleri, ardından hiç olmadığı kadar vurdu yüzlere gerçekleri...
büyük bir dert gibi görünsede, bakmasını bilene pek koymayan durumdur. zira hayal dediğin sıfır maliyetli bir şeydir. tamir etmekle falan da uğraşmana gerek yok, kur yenisini gitsin, taş atıpta elin mi yorulacak sanki.